Ümit Yaşar Özkan
Karikatürist, çizgi film yönetmeni Tonguç Yaşar, 2019 yılının Aralık ayında 87 yaşında vefat etti. Amentü Gemisi’nin iki kaptanından biriydi (diğeri de 1998 yılında kaybettiğimiz sanat tarihçisi, eleştirmeni Sezer Tansuğ). İkisinin 1969 yılında yaptıkları Amentü Gemisi Nasıl Yürüdü adlı kısa çizgi film animasyon sinemamızın ilklerinden ve yüz aklarından.
Tonguç Yaşar ve Sezer Tansuğ, bu kısa çizgi filmi yaparken hat sanatındaki figürlerden ilham alıyorlar. Çok eskiden kahvehanelerde bile rastlanan eski yazıyla “çizilmiş” leylek, deve, Hz. Ali, amentü gemisi, “iki gözü iki çeşme” ağlayan he (Asaf Halet Çelebi’ye selam olsun) figürleri “canlanıyor.” Geleneğin bugünün imkanlarıyla nasıl güncellenebileceğine, yeniden hayat bulabileceğine dair somut bir kanıt Amentü Gemisi Nasıl Yürüdü.
Kitabı Eline Alan Kendini Kaptırıyor
Çok satan polisiye romanların yazarı Ahmet Ümit’in de Masal Masal İçinde kitabıyla yaptığı bundan çok farklı değil aslında. Çocukken iyi bir anlatıcı olan annesinden masallar dinlemiş olan yazarımız, yıllar sonra bu kez bir yazar olarak dinliyor bu masalı. “Masalların güzelliği karşısında şaşkınlığa düştüm.” diyen polisiye ustası, oturup bu masalı yazmaya karar veriyor.
İlk baskısı doksanlı yıllarda yapılan Masal Masal İçinde, bir zamanlar sözlü kültürde dilden dile dolaştığı gibi yayınevi yayınevi geziyor ve her seferinde onlarca baskı yapıyor. Bir öğretmen olarak çocukların ve gençlerin bu kitabı nasıl severek okuduklarına şahidim. Kitabı eline alan masala kendini kaptırıyor, bir solukta okuyor. Masal Masal İçinde’nin okurunu genç, yetişkin demeden sarıp sarmalamasında başarısı defalarca kanıtlanmış bir tekniğin rolü var kuşkusuz. Binbir Gece Masalları’ndan gazete tefrikalarına ve bugünün televizyon dizilerine uzanan bir arkası yarın tekniği. Dünün dinleyicisini nasıl bağlıyorsa bugünün okurunu da yaş farkı olmadan bağlıyor kendine. Modern bir yazar olarak Ahmet Ümit’i ve bugünün modern okurunu cezbeden sadece bu tatlı hile değil elbette. Bu masalda insanın karmaşık iç dünyasına, değişmez kusurlarına dair çarpıcı arketipler var. Ama aslında hikaye daha eski.
Yazının tamamını Okur’un 13. sayısında bulabilirsiniz: http://bit.ly/3azFXBj