OKUR, Kitaplar Yalnız Kalmasın Diye Çıktı
 

Bir Şairin Kaleminden: Türkiye Ne Demek?

Yunus Emre Tozal

Amerikalı edebiyat eleştirmeni Harold Bloom, Etkilenme Endişesi kitabında güçlü şairlerin bile ilk başta zayıf olduğunu, zira işe geriye dönük şeytanlar olarak değil, ileriye dönük ademler olarak başladıklarını belirtir. Güçlü şairlerin şiire başladıktan belli bir zaman sonra kendi dönemlerini değil, yaşadıkları çağla beraber aynı zamanda geleceği de içerisine alan zihin dünyaları, dünya var olduğundan beridir insanoğlunun dikkatini çekmekte. Kabe kapısına asılan şiirler, dönemin en önde gelen sanat ürünleri görülürken, mananın azizliğini, dilin o muhteşem ahengini ve belagatini de geleceğe taşımaktaydı. Öyle olmasaydı Platon, İon’da şairi “Tanrı’nın yorumcusu” olarak tanımlamazdı herhalde değil mi?

Şairi Tanımak

Bir şairi tanımanın en iyi yolu, onun tabiatla kurduğu ilişkiyi anlamak ve şiirine de bu anlamı nasıl yüklediğine şahit olmak olsa gerektir. İbrahim Tenekeci ile henüz ilk gençlik yıllarımda tanışmış, tanışır tanışmaz da yakın çevresiyle düzenli gittikleri dağ tepe gezilerine davet edilmiştim.
Onun, kainatla buluşacağı zamanı iple çekmesi, arabadan inerkenki aceleciliği, çiçekleri bana anlatırken sanki kırk yıllık dostuyla tanıştırıyormuş gibi anlatması, şaşkınlığı ve çocuksuluğu hafızama öyle kazınmış ki, şiirle olan ilişkimi derinlemesine etkilemiş, şiirini her okuduğumda o ilk meraklı anı hatırlatmıştır.

Topladığımız çiçekleri koklarken sohbet etmiş; bebek kokusunun dünyanın en muhteşem kokusu olduğunu vurgulamıştı. Kitaplarla aynı zamanda dost olan bir şairin elbette eski kitap kokusunu övmesine siz de muhtemelen şaşırmayacaksınız. Ama ardından bahsettiği koku ise, İbrahim Tenekeci’nin bir şair olarak nasıl bir duruşa sahip olduğu hakkında ipucu verecek kadar önemliydi: “Dost kokusu.”

İbrahim Tenekeci, dostun da bir kokusu olduğunu, insanın dostunu gördükçe bir çiçek almışçasına sevindiğini ve mutlu olduğunu söylemişti beni çiçeklerle tanıştırırken. Şairin bu cümlesini o gün tuttuğum not defterime yazmış, Nurettin Topçu’nun Ahlak Nizamı kitabında altını çizdiğim şu cümleyle birlikte zihnime kazımıştım: “İyilik, senin yanında kötülük yapılamamasıdır.” Dost odur ki, kötülüğün kendi çevresinde işlenmesini varlığı ile imkansız kılar; zulme sessiz kalmaz, dolayısıyla dostla berabersen kainatla barışık ve çevrendekilerle uyum içerisindesin demektir.

İbrahim Tenekeci’yi tanıyanlar, onun bir davaya sahip olmaya çalıştığını değil, inandığı dava ve inanca ait olmaya çalıştığını görebilirler. İbrahim Tenekeci’yi okuyanlar, onun 90’lı yıllardan itibaren gerek edebiyat ve muhit çevrelerinde gerek iş gereği bulunduğu gazete ve dergi çalışmalarında “sorumluluk duygusuyla” hareket ettiğini, milletin istikbali ve memleketin istiklali için yürüdüğü yolda Nurettin Topçu’nun devlet anlayışını benimsediğini fark edeceklerdir: “Otoriter ve adil.”

Yazının tamamını Okur’un 14. sayısında bulabilirsiniz: https://bit.ly/2CBpiBG

Henüz yorum yok...

Yorum yapmak ister misiniz?