OKUR, Kitaplar Yalnız Kalmasın Diye Çıktı
 

Bir Zahmet İstanbul

Ali Sürmelioğlu

İstanbul alelacele ve koştur koştur gezilmez. İstanbul zihinsel ve fiziksel olarak “alışkanlıkları kırarak” gezilmeli. Bildiğini zannettiği yerlere, konulara bile yeni bir gözle bakarak. Yeni bilgiler edinerek. Hareketi yavaşlatarak. Dokunarak.

Yola çıkmadan on beş dakika önce yapacağınız tercihler, hikayenin geri kalanının konforuna doğrudan etki edecek. Bir yolculuk var ama o yolculukta yolcu konforu nasıl temin ve tayin edecek? İnsan hayatında çok soru sorar ama evden çıkmadan hemen önce sorulacak bu soruya verilecek yanlış cevap, yolculuk boyunca “Keşke başka tercih yapsaydım…” iç geçirmesini de beraberinde getirir. Bugüne kadar hep pergelin sabit ayağından bahsedildi. İşte şimdi hareketli ayak mevzunun tam göbeğine geldi oturdu.

Kahramanımız -bu belki benim, belki siz, belki misafiriniz- illaki evden çıkmadan önce perdeyi şöyle bir aralayıp gökyüzüne, güneşin hararetine, bulutların hareket ve rengine bakış atacak: Hava nasıl olacak bugün? Unutmayın, belki ulaşım vasıtaları da kullanmanız gerekebilecek ama esasında kesinlikle yürüyeceksiniz, kah yavaş, kah tempolu, yokuş yukarı, bayır aşağı. Nasıl bir kıyafete ihtiyacınız var? Bunun cevabı perdenin ardını doğru yorumlamanıza bağlı. Size, bana, ona lazım olan, nefes alan, sıcaktan bunaltmayacak, çok terletmeyecek -hava serin olsa da hareket edeceksiniz, tatlı soğuklara takılmayın- bir kıyafet. Adım atmanız kolay olmalı, vücudunuza çok oturmamalı, kan dolaşımı önemlidir zira. Mevsimine göre belki siperlikli bir şapka, belki güneş gözlüğü. Gözlüğü gittiğiniz yerde çıkarmayı unutmayın, renkleri ıskalarsınız sonra. Ve vazgeçilmez olanı rahat, belki spor bir ayakkabı. Nice yiğitler ayakkabı vurması yüzünden en güzel manzaraları kaçırmıştır bir bilseniz. İstanbul bu, havasına tam güvenseniz altı boş kaldırım taşlarına güvenilmez, siz ne olur ne olmaz su geçirmeyen bir ayakkabıyı tercih edin yine de. 

Evet, evden çıkmadan on beş dakika önce vereceğiniz kararlar yolculuğunuzun konforunu belirleyecek! 

Üç Vakit Önce 

Sizi yollara düşürecek “şey” buradaki önceliğimiz. Neyi görmek istiyorsunuz? Sizi duyma imkanım yok, ihtimal çok, hadi bu tercihi de ben yapayım hepimizin yerine. İstanbul’u tanımak, anlamak ve yaşamak istiyor olabiliriz. Bildiğimiz, kısmen bildiğimiz, bildiğimizi sandığımız ve henüz bilmediğimiz yönleri ve yerleri var İstanbul’un. Peki, bilmek için neye ihtiyacımız var? Argüman, done, data ya da bilgi. Hangi kelimeyi tercih ederseniz edin esas nokta aynı. Kabul etmek lazım ki İstanbul sadece resmi kurumların eserlerin civarına koyduğu tabelalarla yetinerek gezilemez. Bilgiyi edineceğiniz kaynak yahut bilen kişiye ihtiyacımız var. Malumata ihtiyacımız var. 

Yaklaşık on altı asırlık bir açık hava müzesini gezmeye niyetlendik. Kültür, inanç, sosyolojik ve tarihi olarak çok katmanlı bir şehirle karşı karşıyayız. Kaynağımızın birikim ve yönelimleri nispetince bilgiye erişebileceğiz. Ressamın, mimarın, edebiyatçının, şehir tarihçisinin, müzisyenin aktaracakları İstanbullar başka başka. Siz, size cazip gelen açıdan bir okuma yaptınız varsayalım. 

Ve geldik rotaya. İstanbul öyle bir kazandır ki kepçeyi bilinçle sallamazsanız hep suyunu içersiniz de taneye denk gelmezsiniz. Ulaşımı göz önünce bulundurunca bir günde birden çok lokasyonda nitelikli bir gezintiye çıkmak pek mümkün görünmüyor. 

Evden çıkmadan on beş dakika önce vereceğiniz kararlar yolculuğunuzun konforunu belirleyecek!

İstanbul Nasıl Gezilir? 

Haldun Hürel bir sanat tarihçisi, müzisyen ve ressam. Yıllardır “İstanbul Kültürü” başlığı altında eserler yayımlıyor. Mekanları fotoğraflıyor, gezi sırasında eskiz çalışıyor. Etaplar belirleyip bu etaplar içinde uygulanabilecek güzergahlar çıkarıyor. İstanbul Nasıl Gezilir bu seri içinde yayımlanan altın eser. Şehri gezerken çantanda bulunduracağın, yol çatallandığında çıkarıp başvuracağın rehber. Sokak sokak, santim santim şehri adımlamanıza eşlik ediyor. Birinin kolunuza girip size eşlik ettiğini düşünün. Üslubu tam da öyle.

 Karşıdan karşıya geçerken şehrin trafiğinden dertleniyor, bir müzenin turnikesine yaklaşırken cebinden Müzekart’ını çıkarıyor, restorasyonu henüz yapılmamış metruk eserlere hayıflanıyor. Bu yaklaşım, bazı okuyuculara ilk bakışta yazarın daha ciddi bir tarzı neden takınmadığını sorgulatabilir. Bu bilinçli bir tercih. Okurla yazar duygusal birliktelik ve aidiyet kurmaya çalışıyor esasında. Yazarın bir diğer eseri İstanbul’u Geziyorum Gözlerim Açık‘la kıyas yapacak olursak, birincide sadece kısa bilgilendirme ve sohbet eden bir üslup varken diğerinde daha derine inilmiş ve yapılar arasında bağlantılar kurulmuş durumda. Üslubu da daha ağır. Sanatsal bakışı daha yüksek ve hitap ettiği kitle daha entelektüel. İki esere birden erişen okur için, yazar hep benzer rotalardan bahsediyor gibi gelebilir. Hacim, hitap ettiği kitle ve yazım amaçlarındaki farklılık dikkatli bir bakışta hemen ayırt edilebilir durumda. Birisi rehber diğeri kaynak eser. Ancak yazara eleştiri getirmek icap ederse o da İstanbul Nasıl Gezilir‘in diğerine nazaran daha derli toplu ve İstanbul’un bölgeleri açısından daha kapsayıcı olduğudur.

İstanbul Nasıl Gezilmez

Bu sorunun yanıtını Haldun Hürel’in hiçbir kitabında bulamayız. Cevap hayatın tam da içinde gizlidir aslında. Feridüddin Attar’ın Mantık’ut Tayr‘ında kuşların geçtiği yerlerden biri Hayret Vadisi’dir. İnsan hayret edebildiği nispetle yeni şeyler öğrenmeye açıktır. Zira bu veçheden değerlendirecek olursan Allah Resulü’nün “Hayretimi artır” diye dua etmesi daha çok anlam kazanır. 

İstanbul alelacele ve koştur koştur gezilmez. İstanbul zihinsel ve fiziksel olarak “alışkanlıkları kırarak” gezilmeli. Bildiğini zannettiği yerlere, konulara bile yeni bir gözle bakarak. Yeni bilgiler edinerek. Hareketi yavaşlatarak. Dokunarak. Her gün önünden geçtiğimiz ağacın mevsimler boyunca dönüşümüne şahitlik ederek. Günün hangi saatinde nerede gölgelik vardır, hangi vakitte Nuruosmaniye’nin renkli camları halıların üstünde renk cümbüşünü yapar, İstanbul’un Marmara’daki adalarının dört değil aslında dokuz tane olduğunu fark ederek. 

***

Hühdüd selam getirdi. İstanbul’a doğru yeni bir yolculuğa çıkalım mı birlikte?

Henüz yorum yok...

Yorum yapmak ister misiniz?