Büşra Çelik
İnsanlık, Hz. Adem’den beri dünyaya geliş sebebine dair bir anlam arayışının peşindedir. Mustafa Kutlu da Kalbin Sesi ile Toprağa Dönüş eserinin sunuş kısmında okuyucunun karşısına “Hayatın manası nedir?” sorusu ile çıkar. Yüzyıllardır bu soruya verilmiş bilinen ya da bilinmeyen çok fazla cevap vardır fakat Kutlu’nun bu seslenişi herkese yönelik değildir. “Ey kalbi olanlar!” diyerek hedef kitlesini kitabın ilk sayfalarında ortaya koymuştur.
Kalbin Sesi ilk olarak “Hicret Risalesi” alt başlığıyla okuyucu ile buluşmuş ve amentüye inananlara bir hicret çağrısında bulunmuştu. Güncellenen yeni eserde ise Mustafa Kutlu, 10 yeni deneme daha ekleyerek ve yeni bir bölüm açarak “Toprağa Dönüş”e yer vermiş. Bu şekilde ilk kitapta bahsi geçen “hicret”in yönünü ve yöntemini de okuyucuya aktarmak istemiş.
Haddini Bilmek
Kitap “Hududullah” başlığı ile açılır, Allah’ın koyduğu ölçülerin muhafaza edilmesi ve insanın haddi aşmaması gerektiği dile getirilerek sınırlar çizilir. Evrendeki tüm yaratıklar bu sınıra uyarken iki tercihten birini seçmek zorunda olan ise yalnızca insandır. Çünkü “İnsan hem itaat eder hem isyan. Onun bir imtihanı vardır.” Modernleşme süreciyle beraber “birey”in ön plana çıktığı son yüzyılda insanın “özgürlük” mefhumu ile birlikte kendini hapsettiği prangaları vardır. Fakat bunu fark edemeyecek kadar körleşmiştir. Cenneti bu dünyada inşa etmek isterken haddi aşıp, sınırı geçip kendini tanrı ilan ederek dünyadaki her şeye hakim olma arzusuna girmiş, bunun ile birlikte toprağı köreltmiş, suyu bulandırmış ve yeryüzü ile adeta bir savaşa girerek galibiyet elde ettiğini düşünmüştür. Halbuki bu savaşın başladığı gün insanoğlu hükmen mağlup olduğunu fark edememiştir.
Dört Temel Unsur
Mustafa Kutlu kitapta maddenin ön plana çıktığı, konforun vazgeçilmez olduğu bir yüzyılda en büyük saldırının anasır-ı erbaa’ya (dört temel unsur) olduğunu dile getirmiştir. İslam fıkhında suda mülkiyet hakkı olmadığı bilinmesine rağmen kapitalist sistem temiz suyu bile şişelere sığdırmış ve sermayenin bir aracı haline getirmiştir. Halbuki suyu kirleten de yine çarklarına esir olduğumuz sistemin ta kendisidir…
Yazının tamamını Okur’un 14. sayısında bulabilirsiniz: https://bit.ly/2CBpiBG