|

Çalışan ve Üreten İnsanın İkinci Hayatı Nadiren Olur

“Ne Okur?” Söyleşileri

Söyleşi: İsmail Kara

Konuşan: Fatma Kebire Gündüz

Bu sayıdaki “Ne Okur?” söyleşimizin konuğu İsmail Kara. Çağdaş Türk ve İslam Düşüncesi, Din ve Modernleşme, Türkiye’de İslamcılık Düşüncesi ve bu başlıkların açtığı alandaki meseleleri dini, tarihi ve siyasi açıdan araştırıp, inceleyen Kara’nın kitapları Dergah Yayınlarından neşrediliyor.

 İlham bana tabi olmadığı için onu bekleyemem. Çalışmalarımla ilhamı davet ederim hatta tabir-i caizse zorlarım demek belki daha doğru.

Günün en çok hangi saatini kendinize ayırmayı tercih ediyorsunuz?

Önceleri gündüz mesai saatlerim birkaç işle doluydu ama çeyrek yüzyıl yayıncılık ve editörlük yaptığım için işlerimden biri başkalarının metinlerini de olsa okumak, yazmak, araştırarak tamamlamaktı. Kendi çalışmalarım için gece geç vakitlere, 3’lere kadar çalışırdım. Son yıllarda günü-geceyi gevşek bir planlama ile bölerek farklı çalışmalara ayırıyorum. 

Çalışmaya başlarken herhangi bir ritüeliniz var mı?

Böyle lükslerim hiç olmadı. Bulduğum her vakitte, ele geçen her fırsatta, her mekanda çalışmak için gayret sarf ettim. Bu biraz da mecburiyetti.

Sizce rutinler üretkenliği öldürür mü, güçlendirir mi? Vazgeçemediğiniz bir rutininiz var mı? 

Kişiye göre değişir zannederim. Benim için rutin herhalde zayıflatıcı olurdu.

İlham gelmesini bekleyenlerden misiniz, disiplinli bir şekilde çalışmayı sürdürenlerden mi?

İlham bana tabi olmadığı için onu bekleyemem. Çalışmalarımla ilhamı davet ederim hatta tabir-i caizse zorlarım demek belki daha doğru. Fakat ilhamın, içe doğuşların yol verdiği, öne çektiği çalışmalarım olmuştur. Ayrıca ilham dediğimiz his-bilgi-fikir kaynağı da tek tip değil.

Yorulduğunuzda, iş veriminiz düştüğünde yeniden başlamak için sizi ne motive eder?

Umumiyetle bir yere gitmem veya başka bir dosyayı açmam gerektiği için önümdeki çalışmadan ayrılırım. Çalışırken, ders verirken yorulduğumu fark etmem, o kalkınca veya boşlukta bana gelir. Çalışırken bazen tıkanma ve ağırlaşma olur, o zaman kitap yahut dosya değiştirmeyi tercih ederim, farklı bir şey okur veya yazarım. Hatırat, deneme türü metinler yazmak, okumak beni dinlendirir.

Zevk aldığınız aktivitelerden, uykunuzdan, dinlenme zamanınızdan çalışmak için ne ölçüde feragat edersiniz? 

Gerçek manada çalışan ve üreten insanın ikinci bir hayatı, hayat adacıkları nadiren olur, onun için feragat kelimesi vurguyu ifade etmek için muhtemelen tam yetmez.

Bir işinizi tamamladığınızda biraz ara vermeyi mi yoksa hemen yeni işinize koyulmayı mı tercih edersiniz?

Farklı türlerden birkaç kitabı birlikte okur, yine farklı türlerden birkaç yazıya, birçok dosyaya birlikte emek veririm. Arzu etmeme ve ehemmiyetini bilmeme rağmen hiç yapamadığım şey sessiz sakin bir tepede, bir dağ başında, su kenarında, ufku açık bir bahçede sadece tabiatı, var oluşu ve yok oluşu, devinimi temaşa etmek… Yürünecek yer kalmadığı, bırakılmadığı için yürüyüşler de yapamıyorum maalesef… Tek başına yahut en çok halden, sözden anlar bir kişi ile oturmak yahut yürümek.

Çalışırken arka fonda neler çalar?

Enstrümantal Türk müziği; ney (Niyazi Sayın, Sadrettin Özçimi), tanbur (Necdet Yaşar, İzzettin Ökte), ud (Cinuçen Tanrıkorur), bazan saz (Erol Parlak, Arif Sağ). Hafif çalışmalarda klasik Türk müziği ve türkü icraları dinlediğim de olur.

Okumak için belirli bir zaman ve mekan tercihiniz var mıdır? Şu an hangi kitapları okuyorsunuz?

Yoktur, yalnız her kitap her yerde okunmaz. Yere ve duruma göre kitap tercihi yaparım. Üsküdar vapurlarında çokça kitap ve dergi okumuşumdur. Ama masa başında ve yoğunlaşarak okumanız gereken bir metin herhalde kahvede kendini size açmayacaktır. Şimdilerde de farklı vadilerde birkaç kitap okuyorum. Bazıları tekrar okumalar, geriye dönme tecrübeleridir. Büyük ve imkanlı eserler beş sene ara ile tekrar okunabilse ne iyi olurdu!

Similar Posts

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir