|

Yaratıcı Yazarlık  Değil, Yazarın Üretkenliği    

Zeynep Eyüboğlu Birbirinden farklı iki kültürde yazılan iki kitabı eş zamanlı okuduğumda dikkatimi şu çekiyor: Yazar bireysel, dil ulusal, çalışmak evrensel. “Ölülerin sesleri/Sonsuza dek konuşacak benimle.” diyor J.L Borges ve devam ediyor. “Yıllarca, çeşitlemeler ve yeni buluşlar aracılığıyla iyi bir şeyler yazabileceğimi umdum; şimdi, yetmişimi aştıktan sonra kendi sesime kavuştuğuma inanıyorum.”  Yazıya, yaratıcılığa dair tasavvur…

|

Siyaseti Hikaye Etmek

Ahmet Melih Karauğuz Tarık Buğra’nın fikir ve anlatı dünyasında öne çıkan mesele, ülkenin ciddi manada bir zihniyet problemi yaşadığı, meselelere bakışın ve çözülemeyişin de bu zihniyet sorunu sebepli olduğudur. Sözlü ve yazılı kültür ürünleri, toplumların hafızasına inebildiğimiz, tarihsel düzlemde toplumun arkeolojisini yapabildiğimiz yegane ürünlerdir. Modern dönemlerle birlikte, bu ürünler sadece yazılı kaynaklara evrilmiş ve özellikle…

|

Kültürel Finans: Bankalar ve Yayınevleri

Diğer bankaların da bu alanda faaliyet göstermesi yayıncılık açısından kültürel dinamizmimizi artırmamız yanında haklı ekonomik kaygıları olan kültür profesyonellerinin yeni iş sahalarına kavuşması için de faydalı olacaktır. Bilhassa vergilerimizle kurulan ve dönem dönem yine vergilerimizle sübvanse edilen kamu bankalarından her bilanço döneminde açıkladıkları olağanüstü karlara karşılık niçin böyle bir yatırım talep etmeyelim? Mustafa Bozoklu Avrupa’da…

|

“Baba” Ölürse Hepimiz Batılılaşmış ve Mukallid Birer Ahlaksız mı Oluruz?

Baba ve “babanın ölümü” üzerinden yapılan tahliller içten içe veya belki bariz bir biçimde bir kültür eleştirisi ve toplumsal rollere dair birer tenkiddir de aynı zamanda. Belki de alegoriyi çok farklı bir yerden kurmak gerekiyor. Ayhan Koçkaya Edebiyat eleştirisini belirli kavramlar etrafında yoğunlaştırmak ve bir teori/yaklaşım meydana getirmek bir izlek takip etmek adına son derece…

|

Ödüller ve Kimlikler

İngiltere’deki Zanzibarlı Salim, Türkiye’deki Suriyeli Ahmed, Polonya’daki Ukraynalı Kristina… İsimler ve ülkeler farklı ama duygu aynı: Aidiyet ve kimlik arayışı. Rumeysa Betül Tuncay 2021 Nobel Edebiyat Ödülü’nü Tanzanya-Zanzibarlı Müslüman asıllı siyahi bir yazar olan Abdulrazak Gurnah’ın aldığı haberi beni içten içe sevindirmişti. Hem Afrikalı hem siyahi hem de Müslüman, vay be. Kimliğin her şey olduğu…

|

Raf Ömrü

Kitaplığın açık raf olmasına annem karşıydı. “…toz alır, o kitapların tozunu kim silecek?” diyordu. Ben o zaman; “…kitap tozuna kurban olurum. Kitap olsun da varsın tozlansın.” diyordum. Ama sonradan anladık ki kul, kurban olmakla kitap tozu alınmıyor. Mustafa Çiftci İlk kitaplığımı rahmetli annemin girişimiyle yaptırmıştım. Babam rahmetli para harcama konusunda biraz sıkıntılıydı. “Ne gerek var…

|

Fazla Farkındalığın Farkındalığı Değersizleştirdiğini Fark Etmek

Sümeyye Çiftçi Çocuk kitaplarındaki fazla farkındalık da işe yaramıyor. Her şeyin yolunda gittiği ve herkesin inanılmaz iyi olduğu fikri basit bir kurgudan öteye geçemiyor. Çünkü hayat çoğu zaman kitaba uymaz. “Elma” dersem çıkın, “armut” dersem saklanın. “Sonsuza kadar elma. Hep elma.” Ne olur artık saklanmayın. Aklıma, fikrime, ruhuma grinin hakim olduğu bir gün her renkten…

|

Güzel Bir Hatip, Güzel Bir Şair: Abdurrahman Şeref Güzelyazıcı

Kamil Büyüker Merhum Mahir İz’in, “o naif üslubuyla, edebi yönüne atfen şair-i güzide-eser, şair-i fukaha, edib-i lebib, vaiz-i şehir-i muhterem” dediği 1978 yılında vefat eden Abdurrahman Şeref Güzelyazıcı, geride bıraktığı Divan’la baki kalan kubbede hoş sadası ve şiiriyle var olmaya devam edecektir. Yakın tarihimizde hatipliği ve şairliğini bir arada mezcetmiş önemli simalardan kim var denilse…

|

Biz Babamızdan Böyle Görmedik

Ender Ekim Evlatlarımızla kurduğumuz ilişkide en zayıf yanımız empati oluyor çoğu zaman. Çocuğumuzun aklından ne geçiyor bilmiyoruz. Dahası bizim aklımızdan ve gönlümüzden ne geçiyor ondan da bihaberiz. İnsan en çok meçhulden korkuyor. Bilmediğinden, tanımadığından. Eş olmayı bilmezse evlilikten, ebeveynliği bilmezse babalıktan, çocuğunu tanımazsa evladından, kendini tanımazsa “aynalardan” korkuyor ve korktuğundan alabildiğine uzaklaşmak istiyor. “Bu memlekette…

|

Tarihle Namuslu Bir İlişki Kurmak

Mehmet Erturan Tarihçiliğimize damga vurmuş dört ustayı büyük yapan özelliklerden biri de kendilerinden önceki büyüklerle olan mesaileri. Onlar, Halil İnalcık’ın ifadesiyle Ömer Lütfi Barkan’ın varisleri. Türk Tarihçiliğinde Dört Sima, İstanbul’un fethinin 652. yıldönümünde, 27-28 Mayıs 2005 tarihinde İBB Kültür AŞ’nin organize ettiği sempozyumun kitaplaşmış hali. İlk baskısı (2006) Kültür AŞ’den çıkan kitabın, ikinci (2013) ve…