|

E-Kitap Kütüphaneleri İçin Sil Baştan

Andrew Albanese

Mütercim: Elif Nuran Özgün

Salgının sabahında, yayıncılar ve kitapçılar nihayet fırsat eşitsizliklerini aşabilecekler mi? 27 Mart’taki köşemde, bu tarihi karantinanın e-kitap sektörüne yeni bir nefes olup olmayacağını sorgulamıştım. Birkaç ay sonra ise devlet kütüphanelerinde e-kitap ve diğer dijital yayınların kullanım oranları inanılmaz derecede arttı. Ancak buna çok da şaşırmamak gerekiyor. Çünkü akıllardaki soru hâlâ aynı: Acaba bu sıçrama, kütüphanelerdeki dijital kaynak kullanımının kaderini değiştirecek mi? Yoksa salgın dönemi bitip de kütüphaneler açılınca e-kitap sektörü yine o eski ve tartışmalı haline mi dönecek?

Bu oldukça karmaşık bir soru, çünkü koronavirüsün tedavisini bulmaya hâlâ uzağız. Görünen o ki kütüphane çalışanlarının ve ziyaretçilerinin güvenliğini sağlamak için uzun bir zamana ve çok sayıda kaynağa ihtiyacımız olacak. Bu kaynakları sağlamak için gereken ödenek ise zaten kriz halinde olan devletleri zorlayacak.

Boykotlar Kalktı

Aynı zamanda bu karmaşanın tek nedeni bu değil. E-kitap sektörü her zaman gerilimin eksik olmadığı bir alan olageldi. Yıllardır kütüphaneciler tarafından önerilen yüksek fiyatlar sürdürülebilir bir pazarı engelliyordu. Sadece 10 ay önce Macmillan CEO’su John Sargent, 2020 ALA Kış Ortası Toplantısı’ndaki kütüphanecilere, yeni çıkan e-kitapları boykot etmeleri gerektiğini; çünkü e-kitap ödünç alma sisteminin yayıncılığın dengesini bozacağını anlattı. O gün kütüphanecileri motive eden tek kişi Sergent olsa da bazı söylemlerinde hiç de yalnız değil. 2018’in sonlarından başlayıp 2019 boyunca devam eden süreçte beş büyük yayınevi kütüphanelerdeki dijital içeriklerinin fiyatlarını arttırdı ve telif koşullarını değiştirdi.

Ancak salgının başladığı Mart ayının ortasında her şey değişti. Kütüphanelerin kapılarını kapatıp basılı yayınlara ayırdıkları bütçelerinin tamamını dijitale aktarmaları üzerine onlarca yayınevi e-kitap ve sesli kitapların fiyatlarını düşürüp üzerlerindeki kısıtlamaları hafiflettiler. Hatta Macmillan bile 2018’den beri sürdürdüğü kütüphane e-kitaplarına yönelik boykot kararını terk etti.

Şunu da belirtmek gerekir ki pazardaki tüm gerilime rağmen kütüphane e-kitapları, son on yılın neredeyse tamamında oldukça istikrarlı bir şekilde çift haneli büyümelere şahit oldu. Ancak tabii Covid-19 sürecinde tüm okullar ve kütüphaneler uzaktan hizmete mecbur kalınca bu sektöre de yepyeni bir kapı açılmış oldu.

Dijital Kullanım %42 Arttı

Washington King County Kütüphanesi müdürü Lisa Rosenblum yaşadıkları bu ilginç değişimi şu sözlerle ifade ediyor: “2020 Mart’tan Ağustos sonuna kadarki dönemde, geçen sene aynı zamandakine kıyasla dijital kullanımımız %42 arttı.” Rosenblum aynı zamanda, Mart ayında kapanmak zorunda bırakılan kütüphanelerin envanterlerine 18.000 yeni kitap eklediklerini ve dijital dolaşımda bir lider olan KCLS’nin kütüphaneler için oluşturduğu dijital üyelik kartlarının satışını %333 arttırdığını belirtiyor.

Washington Eyaletindeki 46 kütüphaneden oluşan bir koalisyon olan Washington Digital Library Consortium’un komite üyesi Carmi Parker ise süreci değerlendirirken, “Normal şartlarda yıllık büyüme oranımız %12 ila %15 arasında değişir. Ancak Nisan, Mayıs ve Haziran aylarında bu oran %40, %46 ve %42’ydi.” diyor. Son haftalarda işler biraz daha durgunlaşsa da yine öngördüklerinin iki katı kadar büyüme oranına sahip olduklarını anlatan Parker, Eylül ayı büyümesinin %29 olduğunu söylüyor.

En önemli noktalardan birinde ise yayınevleri duruyor. Geçen hafta yaptığımız görüşmelerde neredeyse tüm kütüphanecilerin şu noktada fikir birliğinde olduğunu fark ettim: Salgın sırasında yayıncılar tarafından fiyatların düşürülüp kısıtlamaların azaltılması e-kitap kütüphaneciliği açısından büyük kolaylık sağladı.
Ancak bunun yanında kütüphanecilerin hepsi bu dijital dönüşümün onları çok zor duruma soktuğu konusunda hemfikir oldular. Peki, salgın bittiğinde neler olacak? Eğer e-kitap pazarı salgın öncesindeki durumuna dönerse, yani fiyatlar ve kısıtlamalar tekrar artarsa ve buna rağmen okurların e-kitap talebi aynı şekilde yüksek kalırsa kütüphaneciler süreci nasıl yönetecekler? Pek çok kütüphanecinin tedirginliği, salgının bu korku dönemi içinde e-kitap pazarını zorunlu olarak değiştirdiği ancak meselenin temelinde yatan problemlere hiç değinilmediği yönünde. Yayınevleri ise hâlâ salgın sonrasında neler yapacaklarına dair bir açıklamada bulunmuyor, bu da tedirginlik seviyesini günden güne arttırıyor.
Kütüphanecilerin bu yöndeki beyanlarından bazıları şu şekilde: “Salgın sırasında kütüphanelere yönelik ilgiye ve dijital kaynakların halkımız için bir can simidi olmasına rağmen tamamen karanlıkta olduğumuzu hissediyorum.”, “En büyük endişem dijital koleksiyonlar oluşturmak ve onları sürdürülebilir hale getirmek. Gelecekte yayıncıların nasıl telif koşulları ve fiyatlandırmalarla çalışacaklarından emin değiliz. Gördüğünüz üzere artan dijital kullanımın yayıncılarla olan ilişkilerimizi daha da zorlayıp zorlamayacağı yönünde şüphelerimiz var. Ayrıca nihayet yayıncılarımız daha fazla eşitlik ve erişilebilirlik hedefiyle telif modelleri geliştirmeyi düşünecek mi?”
E-Kitap Matbu Kitaba Zarar Vermiyor
Covid-19, bir ulusal trajediden başka bir şey değildi. Ancak yine de bu kriz, kütüphanecilerin ve yayınevlerinin israf etmeyi göze alamayacakları türdendi. Hem kütüphaneciler hem de yayıncılar okurlarına hizmet etmek için bu ilginç yıldan dersler çıkarmalı ve kütüphanelerdeki dijital içerikler için yeni, istikrarlı ve sürdürülebilir bir plan yapmalılar.
Elbete 2020 bize üzerinde düşünecek çok şey verdi. Yayıncılar, uzun süredir kütüphane e-kitaplarına yönelik kısıtlayıcı yaklaşımlarını perakende satışlarını koruduklarını söyleyerek savunuyorlardı. Ancak bu süreçte görüldü ki okurların e-kitaplara olan ilgisi basılı kitap satışlarına hiç zarar vermiyor. Hatta Amerikan Yayıncılar Birliği’nin raporuna göre 2020’nin ilk 7 ayındaki basılı kitap satışları 2019’a göre %4,6; e-kitap satışları ise %10,2 yükseldi.
Macmillan CEO’su John Sargent, e-kitap boykotunu bitirdiklerine dair yazdığı notta, “Farklılıklarımızı bir kenara bırakmamız gereken zamanlar vardır.” diyor. Kütüphaneciler ise içinde olduğumuz zamanın farklılıkları bir kenara bırakmaya değil onları çözüme kavuşturmaya ihtiyacı olduğunu söylüyorlar.
Son sözleri ise Rosenblum’a bırakıyoruz, “Bu konunun henüz bitmediğinin farkındayız. Hem yayınevlerinin kârını hem de kütüphanelerin okurlara eşit fırsat sunma sorumluluğunu göz önüne alan çözümler için çalışmamız gerekiyor.”


Bu yazı 9 Ekim 2020 tarihinde Publishers Weekly’de “A Reset for Library E-books” başlığı ile yayınlanmıştır.

Similar Posts

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir