OKUR, Kitaplar Yalnız Kalmasın Diye Çıktı
 

Eşkıyanın Fazileti ya da Sosyo-ekonomisi

Hamit Kardaş

Refi Cevad Ulunay adını ilk defa Kitabevi Yayınları’ndan çıkan İki 150’liğin Mektupları kitabında duymuştum. Kitapta 150’likler listesinde bulunan Refi Cevad Ulunay ve Rıza Tevfik Bölükbaşı’nın sürgünde birbirlerine yazdığı mektuplar yer alıyordu.

Ulunay adını ilk defa duyuyordum. Dağlar Kralı Balçıklı Ethem kitabını bir sahafta bulunca hemen alıp okudum. Ulunay giriş yazısında kitabının bir roman değil, romanlaştırılmış tarih olduğunu savunarak tamamen gerçeğe dayandığını ve olayların şahitleriyle yüz yüzeyaptığı görüşmeler sonucunda yazdığını ifade ediyor. Yazarın eşkıya için “dağ şövalyesi” demesi ise dikkate değer.

Balçıklı Ethem Abdülhamid döneminde Şile, Kartal ve Yalova’da başkaldıran küçük bir grubun liderliğini yapmaktadır. Askerler sürekli takiptedir, bir yandan onlardan kaçarlarken bir yandan da Müslüman ahalinin başına bela olan Hristiyan çeteleri ile çatışmaktadır. Ulunay, kitabında Ethem’in maceralarını anlatmakla kalmıyor, eşkıyalığın bir töresinin olduğu gerçeğinden hareketle sosyo-ekonomisini ve gruptakilerin psikolojisini de irdeliyor.

Eşkıyanın Övünmesi Ayıptır

Eşkıya yaptığı işe yol demekte, “Yola girdik” diyerek içinde bulunduğu durumu açıklamaktadır. Ethem, ona katılmak isteyenleri yollarının yol olmadığını söyleyerek vazgeçirmeye çalışmakta, kendisinin neden bu işi yaptığını soranlara “Yola girdik bir kere” demektedir.

Ethem, dönemin diğer eşkıyası gibi yaptıklarını anlatmayı sevmez, ısrarla sorulduğunda ise baskınlarını, kuşatmalardan kurtulmalarını bir kazayı anlatır gibi övünmeden anlatırdı. Zira eşkıyalığın da bir töresi vardır ve eşkıyanın övünmesi ayıptır.

Balçıklı’nın güçlü bir istihbarat ağı vardır. İş yaptıkları bölgedeki her köyde onlara bilgi veren bir “ajan”ları vardır. Bazı durumlarda da ajanlar devşirir ve baskın yapacakları çeteler hakkında bilgi toplardı. Bu ağ sayesinde birçok Hristiyan çeteyi çökertir. Ancak onun aleyhinde ajanlık yapanlar da vardır. Sığındığı bir çiftlikte çalışan bir kahya yerini hükümete bildirir. Ethem kendisini basan askerlerin başındaki rütbeli zabiti öldürür. Ancak sonraki günlerde ailesine kimliğini açıklamadan büyük yardımlar yapar.

Eşkıya karda yürüyüp izini belli etmez. Ethem’in çetesi bazen kılık değiştirerek askerden kurtulmayı başarır, bazen çetenin bazı üyelerini yakalayıp götüren jandarmaya baskın verip çeşitli tuzaklarla onları etkisiz hale getirir. Ancak Ethem ve çetesi asker öldürmez. Silahını alır ve serbest bırakır. Eşkıya grubu öldürdüğü diğer eşkıyaların ise silahını almaz, uğursuzluk getirdiğine inanır.

Mahkemenin Sabit Kararı

Hristiyan çetelerden bezmiş olan halk Ethem’i sevmektedir, çetesine her türlü yardımı yapar. Töreye sıkı sıkıya bağlı olan Ethem de halka hiçbir kötülük etmez. Fakirlere yardım eder, evlenen gençlerin çeyizine katkıda bulunur.

Töre gereği eşkıya sürekli kelle koltukta gezer, öldürülme korkusu yaşar. Yanındaki adamlara da sonuna kadar güvenmez. Eşkıya grupları arasındaki ihtilaflar için mahkeme kurulur. Eşkıyalığın mahkemesinin verdiği ceza genellikle ölümdür. Balçıklı Ethem de sürekli ölüm korkusu duymaktadır.

Kitapta yer almasa da Ethem’in bir Bulgar’ı İslam’a küfretmesi üzerine öldürdükten sonra dağa çıktığı rivayet edilir. Uzun yıllar devam eden eşkıyalık macerası Abdülhamid’in onu ve arkadaşlarını affetmesiyle sona erer. Ethem, affı büyük bir sevinçle karşılar. Çünkü şartlar onu eşkıya yapmıştır ve bulunduğu şartlar gereği eşkıyalık töresini sürdürmek zorunda kalmıştır.

Ulunay’ın kitabı edebi kaygı taşımıyor ancak akıcı bir üsluba sahip. Yazarın eşkıya grubunun üyeleriyle yaptığı görüşmeler sonucu yazdığını öne sürdüğü kitapta eşkıyanın ruh hali hissediliyor. Farklı konulara ilgi duyan yazarın ayrıca Eski İstanbul Kabadayıları isimli bir kitabı da mevcut. O da başka bir yazının konusu olur belki…

Henüz yorum yok...

Yorum yapmak ister misiniz?