OKUR, Kitaplar Yalnız Kalmasın Diye Çıktı
 

Hemençesi Omuzunda Bir İlim Talebesi

Kamil Büyüker

Omuzunda hemençesi babasının vasiyetini bir emanet bilip mektep, medrese yollarına düşmüş ve bunun semeresini en güzel şekilde almış bir insandır Ali Kemal Saran. Eğer o ömrünün 70 yılını içine alan hatıratı Omuzumda Hemençe’yi kaleme almasa idi, döneme tanıklık etmiş pek çok ulemayı, hafız ve hocayı tanıyamayacak, aynı zamanda Trabzon ve çevresinde ilim geleneği ve dini tedrisat adına pek çok ayrıntıdan da mahrum kalacaktık.

Baba Niyeti Anne Rikkati

“Oğlumu Cufaruksa’ya gönderip hafız yapacağım.” idealiyle tek erkek çocuğu Ali Kemal’i yetiştiren baba, yakalandığı karaciğer ve zatülcenp hastalığının neticesinde vefat eder. Öldüğünde kendisi 38, oğlu ise 7 yaşındadır. Vefatına yakın eşine vasiyeti büyüktür: “Eğer bu çocuğu okutmazsan ben kabrimde rahat olmam, çıkar gelirim.” (s.48) Nitekim ilerleyen sayfalarda Ali Kemal Bey’in annesinin hakikat olduğunu söylediği bir durum da anlatılıyor. Hafızlık işini ihmal ettikleri bir vakit baba çıkıp geliyor, aynı ikazını tekrar ediyor ve sonra kayboluyor. (s.157) Her şeyin idrakinde fedakar bir anne, oğluna kocasına verdiği söz gereği hafızlık yaptırıyor ve bu yolda hiçbir emeğini de esirgemiyor.

Ali Kemal Saran, ilk eğitimi Hanecizade Hafız Hacı Ahmet Efendi’den alıyor almasına ama hafızlık meselesi sekteye uğrayıp babadan da tekrar manen ikaz edilince bu kez Hacı Yusuf Bilgin hocaya devam etmiş, aynı zamanda Hacı Hasan Efendi’den de Arapça eğitimi almıştır. Bir yandan ilkokula devam ederken öte yandan ilkokulla birlikte hafızlık tamamlanmış ve icazet merasimine sıra gelmiştir. Oğlunu okutmak için hiçbir zahmetten çekinmeyen anne, oğlunun hafızlık icazet merasimi için iki yaşındaki kısır ineğini satmış, ona bir takım elbise diktirmiş, o bölgede adet olduğu üzere dördü merasim için, ikisi de eve gelecek misafirler için altı tepsi baklava pişirmiştir.

İstanbul Seferi ve Samsun’da Cerre Çıkış

Ali Kemal Saran, 1950 yılının Mayıs ayında bir aşkla yollara düşüp İstanbul’a sefer eylemiştir. Trabzon-İstanbul arasını 3-4 günde katedebilen gemi ile İstanbul’a gitmiş, Kadıköy’de Osmanağa Camii İmamı Hasan Efendi’den ders almış ve imam odasında da 3 ay kalmıştır. Buradan Bursa’ya geçiş, ardından anne duası ve ısrarı, arkadaşlarının da istemesiyle köye dönüş başlamış. Ardından cerre çıkma tabir edilen hafızların okuma faslı gerçekleşmiş ve Samsun’da bir Ramazan geçirilmiş.

Ali Kemal Saran kitabında hafızlık yaptığı süreçte emeği geçen hocalarını da tek tek yad ederken ne zorlu süreçlerden geçerek bugünlere geldiğimizi de anlatan kimi hatıralar da naklediyor.

Bu Ne İştir?

Holayisa köyünde Bayramlı Mahallesinde Hınıs Hoca lakaplı geçici bir sübyan mektebi hocası vardır. Bu hoca boş zamanlarında kaval çalan birisidir. Devir tek parti devridir ve jandarma baskınlarından korku ile din eğitimi yapılmaktadır. Bir yandan camide çocuklar jandarma gelişine hazırlıklı olmak için teyakkuzda ve yol gözlemektedirler. Ancak jandarma o gün baskına dere boyundan yukarı doğru değil de farklı bir güzergahtan gelir.

İlim yolunda mesafe alarak Diyanet teşkilatının her kademesinde vazife yapmış olan Ali Kemal Saran, muhtelif merkezlerde de vaizlik ve müftülük vazifesi ile resmi hizmet hayatını noktalamış. 1982 yılında emeklilik döneminden sonra ise 1984-2000 yıllarında Avrupa, ABD ve Kanada’da din hizmetine devam etmiştir. 1934 yılında Trabzon’un Çaykara ilçesinin bir köyünde başlayan hayat yolculuğu 2010 yılında trafik kazasıyla tamamlanan Ali Kemal Saran’ın 5 kitabından sonra yazdığı hatıraları, bir devrin özellikle Doğu Karadeniz’de dini hayatın, ulemanın bilinmesi ve tanınması, din eğitiminin geçirdiği evrelerin görülmesi açısından ayrı bir önem arzediyor.

Not: Hemençe’yi bilmeyenler için söyleyelim, renkli yün ipliklerden dokunan ve alt tarafında püsküller bulunan torba sırt çantasıdır.

Bu yazıyı paylaş
Henüz yorum yok...

Yorum yapmak ister misiniz?