Hermes’ten İdris’e, Oradan Her Şeye
Burcu Bayer
Mahmud Erol Kılıç’ın “İslam Kaynakları Işığında Hermes ve Hermetik Düşünce” alt başlıklı incelemesi Hermesler Hermesi 2010 yılında yayımlandığında dinler tarihçileri, felsefeciler, bilim tarihçileri, tradisyonalizme ve okült bilgiye meraklı geniş ve farklı ilgilere sahip bir okur kitlesi tarafından heyecanla karşılanmıştı. Bu denli muhtelif alanın odak noktasında duran bu kitap önemli bir boşluğu doldurmuştu. Hermes’in ve Hermetizmin ne olduğuna, tarihî gelişimine, kültürler arası etkileşimine ve dönüşümüne dair derli toplu, muğlaklaştırılmamış bilakis sarih ve birincil kaynaklara başvurularak hazırlanmış bu inceleme, basıldığından kısa süre sonra tükenmişti. Bereket, Sufi Kitap’ın marifetiyle bu eser yeniden yayımlandı ve akademik kamunun olduğu kadar merak sahibi okurların da dikkatine sunuldu.
Bu yeniden basım vesilesiyle Kılıç’ın Hermes üzerine incelemesinin merkeziliği üzerinde durmakta fayda var kanaatindeyiz. Bakış açısına göre değişebilmekle birlikte tarihsel veya kurgusal bir karakter olan Hermes ve Hermetizm birkaç açıdan önemli olduğu aşikar. Birincisi, Eliade’nin açtığı evlekte Hermetik külliyatın bir din ya da dinî felsefe olarak okunması, kabaca M.Ö 3. yüzyıl ile M.S. 3. Yüzyıl arasında yaşayan homo religious’un dünyasını ve metafiziğini kuran unsurları anlamak için zengin bilgiler ihtiva ediyor. Bu dönemde Yahudi- Mısır senkrektizmi ağır basacak şekilde içinde Mısır dini motiflerini, Tevratî, Zerdüştî, Stoacı, Platoncu, Yeni Platoncu, Pisagorcu ve Gnostik temaları taşıyan bu külliyatın incelenmesiyle o dönemin din- dar insanının zihnini; âlemle, kendiyle ve Yaradan’la kurduğu ilişkiyi tanımak mümkün.
Hermetik ve Tasavvuf
Diğer yandan, Hermetik bilimlere yönelik bir inceleme, bilim tarihçileri ve bilim felsefecileri için de hakim pozitivist okumanın dışında bir perspektif teklif ede- bilir. Nitekim Kılıç’ın çalışması, Hermetizmin ihtiva ettiği meta- fizikle doğrudan irtibatlı bütüncül evren anlayışının ve bunun türettiği ilimler olan simya, maji, havas ilmi ve astroloji gibi alanların tarihine ve dönüşümüne dair veriler de sunuyor. Son olarak, Hermetik felsefe olarak adlandırılabilecek sistemi incelemek, İslam felsefesinin kaynaklarını ve yönelimlerini anlamak için faydalı olabilir. Bununla alakalı olarak, Hermetik külliyatın bu yönde bir okuması, onun İslam metafiziğine ve tasavvufa nasıl entegre olabildiğini de anlamayı mümkün kılabilir. Tam da burada, Seyyid Hüseyin Nasr’a kulak verebiliriz: “İslam’daki Hermetik külliyatı ciddi bir şekilde incelemek gerekmektedir. Çünkü böyle bir çalışma İslami bilim, felsefe ve kozmolojik doktrinlerin temel vechelerini sunmanın yanı sıra, Müslümanların kendi İslami Tevhid esaslarıyla kadim çağlardan tevarüs eden bilimleri nasıl bir potada eritip, bir birleşik âlem yaratabildiklerini anlayabilmemiz için de bizim için bir aracı olacaktır.
Kılıç’ı 1989’da yüksek lisans tezi olarak bu konuyu çalışma- ya yönelten neden Nasr’ın bu satırlarına muhatap olması mıdır bilemeyiz ama cesaret isteyen bir işe giriştiği muhakkak. Türkçede Hermes üzerine bilimsel çalışmalar arkeoloji ve antropoloji alanında olmak üzere bir elin parmaklarını geçmiyor. Kılıç’ın incelemesi ise, bu alanda yürütülecek çalışmalar için başvuru kaynağı olacak bir eser. Nitekim ezoterik ve okült yönü ağır basan, metinlerinin yeraltına çekildiği, sahih ve otantik eserleri sahtelerinden ayırmanın çok zor olduğu, popülerize edilmiş haliyle iyice muğlaklaşan ve oldukça uzun bir tarihe sahip bir meseleyi, olabildiğince bilimsel, hesabı verilebilir, birincil ve muteber kaynaklara başvurarak ve sistemli ve sarih bir şekilde ele alıyor.
Yeni Okumaların Önünü Açıyor
Hermetik külliyatın batılı ve Arapça kaynaklarının bibliyografyası ve özetlerini sunduğu bölüm, hem Hermetik metinlerin ele aldığı konu ve meseleleri anlamaya yarıyor hem de ileride bu konuyu çalışacakların işini kolaylaştıracak bir kaynakça ortaya koyuyor. Hermetik felsefe ve bilimlerin Müslüman düşünürlerle irtibatına değindiği bölüm ise Meşşai felsefe okumalarının ağır bastığı İslam felsefesi tarihleri için yeni okumaların mümkün ve hatta gerekli olduğunu gösteriyor.
Bahsettiğimiz bu noktaları biraz açmaya Hermes’e aşina olmayan okurdan başlayabiliriz. Yunan mitolojisinde tanrıların haberci- si bir tanrı, Mısırlılarda bilgelik tanrısı Thoth, Yahudilerde Uhnuh, eski İranlılarda Hûşeng ve Müslümanlarda Hazreti İdris ile bir tutulan, insanlara ilahi mesajları getiren ve ilimleri kuran bir peygamber veya bilge olarak görülen Hermes’in kim olduğu, tarihte var olan bir şahsiyet mi yoksa Buda gibi bir unvan mı olduğu tartışmalıdır. Ancak genel eğilim tarihte üç Hermes’in yaşadığı yönündedir. Müslüman düşünürlere göre nübüvvet, hikmet ve hilafetin verildiği Hermes veya İdris (as) motifinin tüm kültürlerde ortak olduğu, ilahi mesajlar ilettiği ve insanlara bilim ve felsefeyi öğrettiği görülüyor. Kılıç, incelemesinin ilk bölümünü Hermes’in kimliğine ayırarak kelimenin etimolojisini ve Eski Mısır’daki Thoth, İbrani kültüründeki Uhnuh ve İslam’daki İdris motifinin nasıl işlendiğini ve kültürler arası farklılıkları aktarır. Bu bölümde ortaya konan Hermes karakteri, hikmet sahibidir ve gelenekselci manada inisiyatik bir ekolün kurucusu kelimelerin en geniş anlamlarıyla bilimin, sanatın ve felsefenin aktarıcısıdır.
İnisiyasyon, Ezoterik Bilgi ve Mistisizm
Kılıç’ın özellikle Eski Mısır inisiyasyonu ve Hermes’in buradaki rolü üzerine söyledikleri inisiyasyonun ne olduğu ve sürecin nasıl işlediği, hangi aşamalardan geçildiği üzerine paradigmatik bir örnek olarak arzıendam eder. Bu nedenle, incelemenin bah- settiğimiz ilk bölümü ve takip eden Hermetik külliyatı incele- yen bölüm, inisiyasyon, ezoterik bilgi ve mistisizm konularıyla ilgilenenler için ufuk açıcı ve ilham verici pasajlarıyla öne çıkar.
Latince Corpus Hermeticum olarak adlandırılan Hermetik külliyatın Batılı ve Arapça kaynaklarının bibliyografilerinin çıkarılıp analiz edildiği ikinci bölüm ise daha ayrıntılı bir okuma sunar. Kılıç, M.Ö. 3.yy ile M.S. 3. yy arasında meydana getirilen 17 kitaplık Batı kaynaklı metinleri iki kategoriye ayırarak inceler. Bunlardan ilki Hermetik düşüncenin nazarî yönü olan dinî ve felsefî eserler, ikincisi ise pratik yönü oluşturan daha popülerolan astroloji, maji, simya ve okült bilimler gibi konulara hasredilmiş kitaplardır. Kılıç’ın bu metinlere dair analizi, bir bakıma Batı düşüncesi tarihi olarak okunmaya müsaittir. Kılıç’a göre Mısırlı Hermetik geleneğin Yunan’a ve oradan da tekrar İslam üzerinden Ortaçağ Hıristiyanlığına intikali sürecinde birtakım kırılmalar ve dönüşümler yaşandı.
Gelenekselci Bir Perspektif
Son olarak Hermetik külliyatınArapça kaynakları ve İslam düşünürlerinin bu kaynaklarla irtibatını ve etkilenmeleri ele aldığıbölüm, İslam düşünce geleneğiyle yakından ilgilenenler için olduğu kadar bu disipline yeni yeni ilgi duymaya başlayanlar için de zihin açıcı bir okuma sunar. Kılıçın ifadesiyle iki tip aydın üreten bu Hermetik felsefede Mısır merkezli Hermetik Pisagorcu ekol daha irfani bir noktada konumlanarak temelde metafiziki bir tabiat görüşüyle fenomenlerin ve matematiğin sembolik yorumuna dayanırken, Yunan merkezli rasyonalist Aristotelesci ekol rasyonel bir sistem içinde konumlanarak kıyaslamacı bir tavra meyletmitir. İslam düşünce geleneğinde bu iki ekolün de izleri görülür. Kabaca, Meşşai ve İşraki olarak ayrılan bu ekollerden Hermetik düşünceye daha yakın olan İşraki damar Cabir b. Hayyan, Kindi, Farabi, İbn Sina, İhvan-ı Safa, Sühreverdi, İbn Seb’in ve İbn Arabi gibi isimlerde- ki Hermetik unsurlar üzerinden örneklenir. Böyle- ce Nasr alıntısında işaret edilen husus, yani İslam düşünce geleneğindeki Hermetik unsurlar Kılıç sayesinde panoramasını kazanmış olur.
Hülasa, Hermesler Hermesi’nde Kılıç, Hermetizm üzerine sistemli ve tarihsel izahatının yanında kavramı derinlemesine incelemeyi de ihmal etmemiştir. Bilim, sanat/zanaat, felsefe, mistisizm ve tasavvuf gibi alanlara açılan Hermes üzerine incelemenin altından hakkıyla kalkmak başlı başına bir başarı olsa da, Kılıç’ın bu eserinin esas hususiyeti Nasr’ın bir sorunsal olarak ortaya koyduğu meseleye dair ilk adımı atarak bir yüksek lisans tezinin el verdiği ölçüde Hermes’in İslam düşünce geleneklerine etkilerini ortaya koymaya gayret etmesidir. Bunu yaparken de geleneksel-ci bir perspektife konumlanır. Eserlerine sıkça atıfta bulunduğu Nasr, Guenon ve Burckhardt gibi isimler de buna işaret eder. Muhakkak bu inceleme İsis’in peçesini kaldırmak isteyenlere nice mısralar fısıldayacak, nice kapılar açacaktır.