Dursun Ali Tökel
Kitap icat edildiği günden beri, görüp ona hiç iltifat etmeyenler de oldu, hayatında onu bir defa bile görmeyip bu fani alemden göçüp gidenler de oldu; bunun tersine onu sevenler de oldu, ona meftun olanlar da, onunla yatıp kalkanlar, onsuz nefes alıp veremeyenler de oldu. İnsanlar bazen uçlarda olmayı yeğledi kitap karşısında, bazen de ortada durmayı. Çoğunluk ortada duranlardır herhalde, kim bunlar? Kitabın varlığının hayatlarına pek anlam katmadığı ve yokluğunun da pek rahatsız etmediği kişiler.
Peki, şöyle iki sınıf insandan bahsetsek tanıyan var mı acaba? “Kitabı hapsedenler ve kitaba işkence edenler?”
Üzerlerinde pek durmadığımız, açıp şöyle yüzlerine bakmadığımız nice hazinelerimiz var. Tezkireler de bunların başında geliyor. Divan edebiyatında genellikle biyografi kaynağı olarak gösterilen bu eserlerin biyografi hakkında verdiği bilgi onun sadece bir yönüdür, belki de kandırıcı yönü. Tezkireleri hafife alanlar, onun bu biyografi yönünün eksikliğini, basmakalıplığını iddia ederek böyle savlar ileri sürüyorlar. Tezkirelerin öbür yönlerinden ise tamamen bihaberler. Böyledir; insan bilmediğinin düşmanıdır, bildiğinin temkinlisi…
Yukarıda sorduğumuz sorunun cevabını Tezkirelerde bulmak mümkün, daha doğrusu önce soruyu buluyorsunuz tezkirelerde, sonra cevabı.
Ölümüyle İlimlerin de Öldüğü Düşünülen Alim
Yaşadığı çağda, “zamanın Aristo” su olarak görülen, ilmi, ahlakı, eserleri ve karakteriyle hemen her zaman büyük övgülere mazhar olmuş, büyük alim, fazıl, şeyhülislam ve aynı zamanda da kıymetli bir şair olan İbni Kemal (diğer anılan adıyla Kemalpaşazade) zamanında çok büyük itibar görmüş nadir insanlardan biriydi. Özellikle Yavuz Sultan Selim ona fevkalade itibar eder, onu yanından ayırmaz ve sohbetinden ziyadesiyle memnun olurdu.
O kadar ki, Mısır seferinde ordunun Anadolu’ya gelişi hayli gecikmiş, asker memleketini ziyadesiyle özlemişti, fakat kimse cesaret edip de bunu padişaha (Yavuz Sultan Selim’e) diyemiyordu. Bazı devlet erkanı İbni Kemal’e gelerek meramlarını açmış ve durumu Hükümdara iletmesini istirham etmişlerdi. Zira ondan başka kimse böylesi bir teklifle Yavuz’a gidemezdi.
Yazının tamamını Okur’un 14. sayısında bulabilirsiniz: https://bit.ly/2CBpiBG