Suavi Kemal Yazgıç
1- Üç Köpük, Peltek Vaiz, Güzellik Uykusu, Giderken Söylenmiştir, Ağır Misafir, Kimsenin Kalbi, Görmeden Ölmek, Uçuş Denemeleri, Son Düzlük, Tüfeksiz Hareketler, Öbür Divan, Sürekli Kayıp, Geldik Sayılır, Tekrar Selam Ederim, Yüksek Kader. Bunlar İbrahim Tenekeci’nin kitaplarının isimleri. Düzyazılar dahil hepsi bir şair tarafından seçildiği her haliyle belli olan güzellikte isimler. Sadece güzel isimler değiller ama isimleriyle müsemma olan kitaplar bunlar.
2- İbrahim Tenekeci’nin su gibi duru ve berrak, su gibi akıcı, pislik tutmayan; hayata her dem taze bir bakışla bakan bir şiiri var. Hayatı da bir mısraı kurmak kadar özenle yaşıyor.
3- Bir şiirinde “Rabbim sen olmasan kimin aklına gelirim ben” demişti İbrahim… Bu duası bile onu okumak için yeterli bir sebeptir.
4- Şair olmak, şair bilinmek için şiir yazanlardan değil İbrahim Tenekeci. Şiir yazmak için onu harekete geçiren gerekçe poetik değil ahlakidir.
5- Sahici ve fıtri olanı bize “doğayı” anlatırken hatırlatıyor İbrahim Tenekeci. Ayrıca içinde yaşadığımız ahir zaman yıkımını da ancak “doğa” üzerinden anlatmak mümkün.
6- İbrahim Tenekeci, kötümser olmayan ama kof bir iyimserliğe de dönüşmeyen bir dengeyi korumayı başarıyor.
7- İstanbul’un b ir ş ehir o lmaktan çıkıp metropole dönüşmesine bağlı olarak “değişen” insanını şiirleştiren bir şair İbrahim Tenekeci. Yitmiş olanı tespit ederken kuru bir nostaljiyle hareket etmiyor.
8- Sık sık pullardan, paralardan, kartpostallardan, posta damgalarından, tespihlerden söz açıyor. Nesnelerin, kişilerin, olayların nostaljisini yapmıyor; nesneleri, kişileri, olayları kıymetli kılan ahlak silsilesine sahip çıkıyor.
9- Bir şairin çok yazması; şiirinin lehine midir, yoksa aleyhine mi? Bence kolaycı bir genellemeyle kesip atılarak cevaplanabilecek bir soru değil bu. Zira şiir tarihinde bu soruya verilebilecek her genellemeyi tekzip edebilecek şairlere rastlamak mümkün. Bu tarz tezleri tekzip edecek şairlerden olan İbrahim Tenekeci’nin yedinci kitabı Görmeden Ölmek’i bu düşünceyle okumaya başladım ve ne mutlu ki söz konusu tez yine tekzip edildi.
10- İbrahim Tenekeci’nin yazdıkları tabiatı cümleler halinde kağıda yansıtmak, tasvir etmek değil onu duyguya çevirmek. Hangi duyguya mı? Öncelikle muhabbet, sonra vefa, kadirbilirlik ve elbette şükür…
11- İbrahim Tenekeci’nin vefa, merhamet, dirayet, istiklal gibi hor görülen kelime ve duyguların itibarını hatırlatan bütün o yazılar silsilesinin bir parçası. Bu kelimelerin, duyguların itibarının hatırlatılması bence çok önemli. İbrahim Tenekeci’nin nesirle ilgilenmesini onun “kelime” nöbeti gibi algılarım. Ancak söz konusu nöbet pasif bir “bekleme”den ibaret değildir. Tam tersine aktif bir iradeyi gerektirir bu nöbet. Tenekeci, yazılarında kelimeleri hassasiyetle kullanarak bu nöbeti gerçekleştirir.
12- “Ben şiir yazmıyorum, dünyayı bir kenara yazıyorum.” Bence bu cümle İbrahim Tenekeci’nin sadece şiirlerinin değil kurduğu her cümlenin, yayınladığı her kitabın gerekçesi. Yazmayı bir uğraştan ziyade sorumluluk yükleyen ve bir sorumluluktan kaynaklanan amel olarak görüyor Tenekeci. Bunu da bir kenara yazmış olalım.
Okur’un 14. sayısına ulaşmak için: https://bit.ly/2CBpiBG