OKUR, Kitaplar Yalnız Kalmasın Diye Çıktı
 

İlham Veren Kitaplardan Uzak Durmak

Mustafa Çiftçi

Yayınevleri genç ve çocuklar için diziler oluşturuyorlar. Bazen çeviri bazen yerli eserler basıyorlar. Kızım bunları okuyor. Ben de merak ettim acaba ne yazıyorlar, neler anlatıyorlar bilmek istedim. Kızımın kitaplarını herhangi bir kriter gözetmeden rastgele okumaya başladım. Kapakları cıvıl cıvıl, renkli, kitap nesnesi olarak pek çekiciler. Hikayelerin kurgusu basit. Azıcık dikkat etmeniz hikayeyi takip etmenize yetiyor. Zaten yaza yakın basıyorlar daha çok bunları. Hani havuz başı kitabı gibi olması düşünülmüş herhalde. Kızımın kitaplarını okumama en çok yine kızım hayret ediyor. Babayla aynı şeyi yapmak garip geliyor anlaşılan. Kızıma anlatmaya çalışıyorum. “Ne anlattıklarını merak ettim.” diyorum ama kızım sadece fıkırdıyor. 

Kahraman: Başarı Bağımlısı Tavuk 

En son okuduğum çok satan bir kitap. Koreli bir yazar ve onun uluslararası şöhretli kitabını çevirip okura sunmuşlar. Yazarın Kore’nin neresinden olduğunu pek önemsemedim. Güney ya da Kuzey olması beni ilgilendirmiyor. Çünkü o coğrafyadan herhangi bir ismi aklımda tutmam zor. Yazarın adını değil de kitabın adını hatırlarım. Adı, Uçabileceğini Hayal Eden Tavuk. 

Yazar bir tavuğun hikayesini anlatmış. Bizim bildiğimiz gıdaklamak ve yumurtlamak dışında hayatında bir adrenalin barındırmayan tavuğu hikayesine kahraman yapmış. Kahraman olmuş bir tavuğun hayattan beklentisi de büyük oluyor. Burada yazar daha çok ecnebi yazar kısmında gördüğümüz bir klişeyi tekrar ediyor. Sıradan hayatında bir “büyük iş” yaparak kendini ispatlayan kahraman kişi oluşturmak istiyor. Hani Amerikan filminde ailesini gururlandıran askerler, kasabasına zaferle dönen sporcular, bestesiyle şöhret olmuş sanatçılar vardır. Herkeste bir “büyük iş” yapıp şöhreti yakalama arzusu var. Başarılı olmanın şartı da görünür olmak. Görünür bir iş yapmışsan sen artık bu yalan dünyada başka bir şey yapmadan o başarının sarhoşluğuyla ömür sürebilirsin.

Ama mesela iyi bir evlat olmak, bir kasabada sakin bir ömür sürmek, askerdeysen emirlerini yerine getiren ve tezkeresini alıp memlekete dönen bir asker olmak… Bunlar hep “sıkıcı işler”. Görünür olmak nasıl başarıyla anılıyorsa; sıradan, sakin, yalın bir hayat sürmek de sıkıcı olmakla anılıyor. 

İşte bu sakat anlayış bizim kahraman tavuğun da hayatını ve tercihlerini yönlendiriyor. Tavuk kendisine ayrılan yere razı değil, yumurtlamak istemiyor, yumurtalarım benden alınmasın ben kuluçkaya yatayım ve anne olayım diyor, çiftlikten kurtulmak, özgür olmak gibi nice hayallerle süslü bir hayatı var. Türlü çeşit iş geliyor başına, ölümlerden dönüyor, arkadaşlarını kaybediyor, uçamamasına canı sıkılıyor daha neler neler. 

Sıradanlığın İlham Veren Hikayesi 

Bu çatışmalar hayatla, tabiatla girilen mücadeleler hep hikayeyi zenginleştiren unsurlardır tamam ama biz başarılı olmaktan, görünür olmaktan sorumlu muyuz? Mensup olduğumuz dünya görüşü iyi bir kul olmayı ne görünür olmaya ne de başarılı olmaya bağlar. Nice tanınmamış, görünmemiş, bilinmemiş ve hayatında “büyük iş” yapmamış güzel kullar vardır.  

Gel de bu meseleyi Koreli yazara ve onun kahraman olmak için yırtınan tavuğuna anlat. Kitap çok satan olduğu için hakkında yazılanlar, söylenenler de mebzul miktardadır. Herkes başarı bağımlısı bu hasta tavuğa methiye dizer ve onun hikayesini ilham verici bulurlar. Ben artık “ilham verici” hikaye duydum mu tedirgin oluyorum. İlham vermek, “ne yaparsan yap sonunda kazanan kişi ol” demekse böyle ilham olmaz olsun. Ama mesela ne yaparsan yap hak yeme, yalan söyleme diyen bir ilham hikayesine eyvallah derim. 

Kızımın seçtiği ve satın alıp okuduğu kitabı ben de okuyunca aklıma bunlar geldi ben de sizinle paylaştım. Kızıma bunları anlatmam zor. Henüz anlayacak yaşta değil. O, bir tavuğun peşinde eğlenerek okuyor bu kitabı. Umarım ileride meselenin tavuk olmadığını anlar kızım, kızlarımız…

Henüz yorum yok...

Yorum yapmak ister misiniz?