Kâmil Büyüker
Şehir tarihi yazımı içinde en önemli halkalardan birisi hiç şüphesiz o şehrin ileri gelenlerin hayatlarının kayıt altına alınmasıdır. Eğer yazılacak olan Cumhuriyet dönemi ise bu noktada özellikle müftüler ayrı bir hususiyet taşır. Çünkü milli mücadele dönemi ve sonrasında yeni sistemin kurucu aktörleri arasında müftüler ayrı bir önem taşımaktadır.
İsmail Kara Hocamızın uzunca bir süredir büyük bir gayretle kendi memleketi Rize’ye dair bir hafıza oluşturma çabasında bir başlık da müftülere aitti. Rize Müftülerinden Yusuf Karali Hoca ve Mehmet Hulusi Hoca ile ilgili iki küçük yayın çıkmıştı. Şimdilerde İlk Rize Müftüsü Mehmet Hulusi Efendi –Rize Hadisesi, Hac Hatıraları- 16 yıllık bir aradan sonra genişletilmiş haliyle yeniden yayımlandı.
Medrese Dilekçesi
Kitabın kahramanı olan Mehmet Hulusi Efendi’nin Rize’nin yakın tarihinde silik bir ismi vardır. Esasen kitabın yazılış maksadı, Rize’nin ilk müftüsü olan Mehmet Hulusi Efendi ve beraberindeki isimlerin, Mustafa Kemal Paşa’nın 18 Eylül 1924 tarihinde Rize’ye yaptığı gezide Hükümet Konağından ayrılacağı sırada “medreselerin açılması” yönünde bir “istida (dilekçe)” vermeleridir.
Buraya kadar her şey normal gözüküyor. Ancak talep edilen konu Gazi’nin öfkesini celbe- decek ve Müftü’ye: “Tevhid-i Tedrisat mı istemiyorsunuz? Bu millet mektep yapmayacak mı? Şimdiye kadar geri kalmamızda en büyük amilin ne olduğunu bilmiyor musunuz? Hayır, medreseler açılmayacak! İaşenizi mi düşünüyorsunuz? Müsterih olun, ibadetinizle uğraşın. Bırakın bu milleti. Yoksa bu kararı veren Meclis’de sizden büyük âlimler mi yok? Millet bildiği gibi yapacak.” (s.19) şeklinde tepkisini dile getirecektir.
Yazının tamamını Okur’un 15. sayısında bulabilirsiniz: bit.ly/3idf6PP