Feyza Nur Sezer
Ayşe Yazıcılar’ın Aşina Kitap’tan çıkan İzm’ler Ne Kadar Bizim? isimli eserini okurken asırlar öncesinde bir Yunan amfisinden Gorgias’a kulak kesildim, sonraki sayfalarda seçmeli aldığım bir dersten hocam olan Yusuf Kaplan ile karşılaştım. Amfinin kesme taştan olmadığını ve üzerimizdeki bulutların yerini almış yalıtım malzemeli tavanını saymazsak, çağlardan bu yana amfilerde mekan kurgusunun çok da değiştiği söylenemez. Sahnedekilerin ömrü ise bir kesme taş kadar uzun olmadığı için bırakmış rejiye düşüncelerini ardından gelenlere. Kah taşlardan yapılma kah yeni nesil mdf amfilerden seslerin yankılandığı, oradan da “Hasıl-ı kelam netice-i meram” bölümlerinde sohbet meclisinde kendimi bulduğum bir mekanlar diyaloğu kurdum kitapla aramda.
Sayfaları değiştirdikçe geçmişle günümüz arasında bir değerlendirme imkanı da sunan yazıların akademik unsurları ve izm’lerin tarihsel süreçlerinin günümüzle irtibatlarını bir öğretmenin dilinden, sınıfına misaller verip açıklaması gibi okuruna izah eden kitap; bazen mekan, bazense sempozyum tadında.
İzm’ler Avrupanın Çocukları
İzm’ler Ne Kadar Bizim? kolay anlaşılır, rahat okunur bir üsluba sahip. Gündeme ara sıra gelen, üzerine tül çekip de çok dilimize değmesin, tadımız kaçmasın diye ötelenen, ötelendikçe alazlanan, alazlandıkça da başa çıkmakta zorlandığımız akımlar silsilesi ve bize yakınlıkları sorgulanan “izm”lerin on iki tanesi konuşuluyor amfide. Yüzeysel olarak tanınana, bilinmeyene ve farklı olana duyduğumuz fıtri arzumuz gereği belki de çarklarına iyiden iyiye sıkışıp kalınan izmler. İnsandaki sorumluluk duygusunun yerini manasızlığa bırakıp, daha doğrusu bu yöntemle insanı aradan çıkartıp kendi atlarını istedikleri yere sürme niyeti taşıyan izmler, Cemil Meriç’in benzetmesiyle: “Avrupa’nın çocuklarıdır.”
Yazının tamamını Okur’un 14. sayısında bulabilirsiniz: https://bit.ly/2CBpiBG