OKUR, Kitaplar Yalnız Kalmasın Diye Çıktı
 

 İttihatçılar İstiklal Harbi’nde Neredeydi?

Gökhan Gökçek

İttihat ve Terakki’nin yeniden popülerleştiği bu dönemde Milli Mücadelede İttihatçılık kitabı, tarihimizin önemli bir dönemine dair kuşatıcı bir perspektif sunuyor.

Toplumsal olayların birçoğu ulusal ve uluslararası süreçlerle doğrudan ilintilidir. Özellikle ticaret merkezli olarak küresel bir köye dönüşen dünyada, sınırlar uzun zamandır sadece gölge oluşturmaktadır. Politik olarak da yansımaları olan bu süreç, ülkelerdeki değişimlere de önayak oluşturmuştur. Bu süreçlerden bir tanesi de İttihat ve Terakki Cemiyet’nin doğuşunu, II. Meşrutiyet’in ilanını ve sonraki süreci işleyen “cumhuriyet öncesi” dönemdir. 

İttihat ve Terakki, Fransız İhtilali’nden bir asır sonra kurulur. Amacı Meşruti idareyi tesis ederek devlette otoriteyi sağlamak ve imkan olursa kaybedilen toprakları geri kazanmaktır. Cemiyet; 1908’deki devrimle birlikte peyderpey iktidarı ele geçirecek 1913-1918 arasında da tam manasıyla gücü elinde bulunduracaktır. Birinci Cihan Harbi’nden 

sonraki süreçte de Cemiyet’in mensupları, Millî Mücadele’de etkin rol oynayarak, Türkiye’nin kaderine etki etmeye devam etmişlerdir. Erik Jan Zürcher de kitabında bunu ele almaktadır. 

İttihat’a Giden Süreç 

Hollandalı tarihçi Zürcher; yakın dönem Türkiye çalışmalarıyla meşhurdur. Modernleşme dönemine dair yaptığı yayımlarla bir otorite kabul edilen tarihçi Milli Mücadelede İttihatçılık adlı çalışmasıyla da meseleye ışık tutmuştur. Yazar; 1987’de kaleme aldığı eserini üç bölümden oluşturuyor. İlk bölümdeki tartışma İttihat ve Terakki’nin tarihsel sürecinden ziyade 1908 ihtilalinin hazırlanış süreci üzerine kurgulanmış. İkinci bölümde Milli Mücadele’nin öncüsü Mustafa Kemal’in İttihat ve Terakki ile ilişkisi üzerine kurulmuş. 

Müellif; 1908 ihtilali öncesinde Osmanlı Devleti’nde oluşan “meşruti” yapılanmayı ve zihin dünyasını ortaya koyarken ülkede bu amaç uğruna kurulan etkin cemiyetlerden bahis açıyor. Henüz genç bir subay olan Mustafa Kemal’in ihtilal öncesinde kurduğu cemiyetten ve akabinde İttihat ve Terakki’ye dönüşecek olan yapılanmayla olan bağını irdeliyor. Bu bölümde daha sonra Harbiye Nazırı olarak Birinci Cihan Harbi sürecinde ülkenin kaderinde büyük rol oynayan Enver Paşa ile Mustafa Kemal Paşa’nın yaşadığı çekişme ve bu çekişmenin sonuçlarını, etkilerini genellikle hatıratlar eksenli olarak ortaya koymaya gayret ediyor. 

Cumhuriyet ile İttihat ve Terakki 

Üçüncü ve son bölümde ise toprakları işgal edilmiş olan Türk milletinin başlattığı Milli Mücadele’de, liderleri yurtdışına çıkmış olan İttihatçıların etkileri, izleri gözler önüne seriliyor. İşgalci İtilaf devletleri; İttihat ve Terakki’yi kesin olarak düşman tayin ettikleri için, başkenti işgal altındaki Osmanlı Devleti hükümeti de benzer bir yola başvurur. İttihatçılar –üzerlerine atılı olan aslında işgale meşru sebep kazandırmak için inşa edilen sebeplerden dolayı- bir hedef tahtası haline gelince, Milli Mücadele liderleri de İttihatçı olmadıklarını beyan edeceklerdir. Kitapta; İttihat ve Terakki mensuplarının aldıkları yeni görevlerle, Milli Mücadele’deki yerleri saptanırken dolaylı bir biçimde de “İttihat ve Terakki ile inkılaplar arasında” organik bir bağ inşa edilmek istendiği bariz bir şekilde göze batmaktadır. İttihat ve Terakki’nin popülerleştiği bu dönemde, mezkur kitabı okumanın faydalı olduğunu düşünmekteyim.

Henüz yorum yok...

Yorum yapmak ister misiniz?