OKUR, Kitaplar Yalnız Kalmasın Diye Çıktı
 

Keşfü’l-Hafâ Tercümesi: Korkacak Bir Şey Yok…

Yusuf Turan Günaydın

Bir kısım ufak ama meşhur hadis derlemeleri üzerinde adeta bir sis perdesi vardır. Türkçeye çevrilmemiş olmaları, onları yakından tanıma imkanını ortadan kaldırmıştır. Böyle bir vasatta ise birtakım yanlış anlamalar haliyle kaçınılmaz olur.

Türkçeye Arapçadan aktarılan birçok tercüme ve Osmanlıcadan aktarılan birçok ççeviri yazı ve sadeleştirme çalışmalarının tahriç dipnotlarında Türk okuyucusu Keşfü’l-Hafâ’ya mutlaka denk gelmiştir. Bilhassa Kütüb-i Sitte’de bulunamayan hadisler için kaynak olarak bu eser zikredilir umumiyetle. İçerdiği hadisler ise ağırlıklı olarak “zayıf” addedilen hadislerdir. İşte bu durum, ortalama Türk okuyucusunun gözünde Keşfü’l-Hafâ’yı “belli” bir yere oturtmuştur.

Önemli Bir Kaynak

Zayıf addedilen hadislerin “mevzu=uydurma” olmadığını düşünenlerin bu tür hadisleri cem eden kaynaklar için duyduğu peşin güvensizliğin Keşfü’l-Hafâ için de dile getirildiğine bir aralar sıkça şahit olmuşuzdur. Yine yıllar önce “Bir hadis için Keşfü’l-Hafâ’da zayıftır/uydurmadır denilmekle o hadis uydurma olmaz.” şeklindeki (ön)yargıyı yazılı olarak okuyunca eserin mutlaka tercüme edilmesi gerektiğine dair kanaatim güçlenmişti. Hem herkes, bu tür hadisler için bu esere müracaat ediyor hem de bir yandan güvensizlik dile getiriliyordu.

Kestirmeden söyleyecek olursak Keşfü’l-Hafâ, birçok dini eserde zikredilen, Peygamberimize atfedilerek kullanılan hadisleri tamamen hadis tarihi içinde kalarak bir araya getiren ve üzerine mercek tutan bir kaynaktır. Eserin musannifi Muhammed el-Aclûnî (1676- 1749) İslam dünyasında sevilen, çok okunan bazı eserlerde geçen hadisler üzerindeki sis perdesini kaldırmak istemiş, tamamen hadis tarihi kaynaklarına bağlı kalarak söz konusu hadisler hakkında muhaddislerin kavillerini derlemiştir. Yani aldığı hadisler hakkında kendi hükmünü değil, saygın muhaddislerin hükümlerini tespit etmiştir. Dolayısıyla Keşfü’l-Hafâ, İslam aleminde dolaşımda bulunan meşhur hadisler üzerinde araştırma yapma ihtiyacı hissedecek kimselere hazır bilgi sunmayı hedefleyen bir tecessüsün mahsulüdür. Hadislerin ilk kelimelerine göre alfabetik olarak düzenlendiği için araştırmacının bu eserde aradığını bulması oldukça kolaydır.

Türkçede de Olması Gerekiyor

Keşfü’l-Hafâ’nın bugüne kadar tercüme edilmemiş olmasının, yukarıdaki endişelerden kaynaklandığını rahatlıkla düşünebiliriz. Fakat bu endişeler yersizdir. Kitap, Arapça bilenlere meyvelerini zaten sunmaktadır fakat bugün Türkiye’de bir kısım hadisler üzerinde derli toplu ve serinkanlı bilgi bulmaktan mahrum okuyucu için Türkçede böyle bir kaynağa ihtiyaç vardır. Zayıf hadisler söz konusu edildiğinde bazen belli bir gerilim içine çekilen ortalama okuyucu, Keşfü’l-Hafâ’dan çok faydalanabilir.

Eserde uygulanan usulü yakinen görmek isteyecek olanlar, metne insaf nazarıyla bakabilirler. Söylediklerimizi orada bulacaklardır.1

Dipnot:
1 Meşhur bir sahabe kavli hakkında eserden -yıllar önce tercüme ettiğimiz bir bölüm için bk. el-Aclûnî, “Hz. Ömer’in Sâriye’ye Hitâbı -İsnâdı ve Kaynakları”, çev. Y. T. Günaydın, Özlenen Fark, Yıl: III, Eylül 1988, S. 26, s. 22. [el-Aclûnî, Keşfü’l-Hafâ ve Müzîlü’l-İlbâs ‘amme’ştehera mine’l-Ehâdîsi ‘alâ Elsineti’n-Nâs, C. II, Müessesetü’r-Risâle, 4. bs., Beyrut 1985, sıra no. 3172, s. 514-515].

Bu yazıyı paylaş
Henüz yorum yok...

Yorum yapmak ister misiniz?