Kulaktan Kulağa Kuşak Tartışmaları
Ahmet Melih Karauğuz
Türkiye’de kuşak çalışmalarında verilere dayanarak, toplumun ve coğrafyanın gerçeklerinden hareketle ele alınması elzem. Genellemeci bir bakışın, ülkede yer bulan kuşak çalışmalarında yanıltıcı olacağını ve doğru politikalara yol gösteremeyeceğini söylemeliyiz.
Son birkaç yıldır, 2000 sonrası doğan gençler üzerinde bir kuşak tartışması sürdürülmekte ve özellikle ülkemizde “Z Kuşağı” olarak adlandırılan belli yaş aralığındaki genç kuşağın, politik tercihlerinden tüketim tercihlerine, dine bakışından cinsel yönelimlerine kadar çok geniş bir spektrumda net belirlemeler yapılıyor. Ancak literatüre baktığımızda, kuşaklar için farklı isimlendirmeler, nitelemeler ve eleştiriler yürütüldüğünü görüyoruz. Özellikle 1990’lı yıllarda doğanlar için yapılan “Z Kuşağı” tanımlamasına itirazlar, farklı yaklaşımlar ve yeni adlandırmalar karşımıza çıkıyor. Kulaktan kulağa yayılan kuşak tartışmaları, farklı yaklaşımların, bu yaklaşımlardaki ortak noktaların ne olduğuyla birlikte, kuşak tanımlamanın doğruluğu ve imkanları üzerine düşünmek bizler için zorunluluk olarak görülüyor.
Bir şeyleri tanımlamak, o şeyi sınırlamayı ve sınırlama içerisinde de etüd etmeyi mümkün kılar. Bu bakımdan her tanım, bir şeyleri anlamak için önemli olsa da indirgediği ve belli sınırlar üzerinden meseleye yaklaştığı için de yanıltıcı bir hal almaktadır. Özellikle evrensel bir takım tanımlar ortaya atmak, kısa vadede birtakım sonuçlar verse de uzun sürede spekülasyonlara ve yönlendirmelere açık sonuçlar doğurur. Konu insan olunca ve gençlik gibi sürekli değişen dinamik bir yapıdaki grup üzerinden net tanımlamalar yapmak bizleri yanıltacağı gibi, net kabuller de spekülatif çıktıları güçlendirmek için kullanılabilir.
Z Kuşağı, İ Kuşağı, M Kuşağı Harflerden Kurulu Tanım Arayışı
Son zamanların en çok tartışılan konularının başında gelen kuşak çatışmasının belirginleştiği ve son dönem kuşağın farklı talep, beklenti, hayata bakışa sahip olduğu herkes tarafından dinlendirilen bir olgu olarak karşımıza çıkmaktadır. Ancak kuşağın nasıl adlandırılacağı ve kuşak tanımının hangi yıllarda doğanları kapsayıcılığı konusunda ortak bir görüşe varılamadığı görülmektedir. Kuşak isimler içerisinde en çok öne çıkan adlandırma “Z Kuşağı” iken, Z Kuşağı olarak adlandırılan kuşak için sözlük tanımlarına baktığımızda Oxford sözlüğün “21. yüzyılın ikinci on yılında yetişkinliğe ulaşan nesil” tanımıyla birlikte, Oxford Learner’s Dictionaries’in “90’ların sonu ile 2010’ların başı arasında doğmuş bir grup insan” tanımını kullanmaktadır. Bunların dışında farklı kurumlar ve kişilerinse meseleye farklı yaklaşımlarını görmek de mümkündür. Statistics Canada, Z Kuşağı’nı 1993’ten 2011’e kadar uzanan bir dönem olarak tanımlar. Psikolog Jean Twenge için Z Kuşağı adlandırması hatalıdır ve 1995 ve 2012 yılları arasında doğanları “iGeneration” olarak adlandırılmalıdır. Avustralya’nın McCrindle Araştırma Merkezi, Z Kuşağı’nı, doğum oranlarında kaydedilen bir artışla başlayan ve maksimum 15 yıllık bir kuşak tanımına uyan 1995 ve 2009 yılları arasında doğanlar olarak tanımlamaktadır. Pew Araştırma Merkezi için Z kuşağının doğum yılı 1997’dir. bu tarihin seçilmesindeki temel neden olaraksa “yeni teknolojik gelişmeler ve sosyoekonomik eğilimler, farklı biçimlendirici deneyimler ve 11 Eylül saldırıları” gösterilmektedir. Pew Araştırma Merkezi, Z Kuşağı için nihai bir bitiş noktası belirtmemekle birlikte 2012 ve 2019 raporlarında farklı tarihleri bu neslin adlandırması için kullandı.
Z Kuşağı için öne sürülen temel özelliklere baktığımızda karşımıza, hızlı ve analitik düşünme yetisine sahip olduğu, yeteneklerini ekip için değil, bireysel başarı için kullandıkları, yüksek özgüvenli oldukları, özgürlüklerine ve bağımsız olmaya düşkün oldukları söylenmektedir.
Z Kuşağı kavramına ve sınırlarına yönelik net bir fikir birliği olmasa da aslında internet teknolojilerinin dünyanın çeşitli noktalarında yaygın şekilde kullanılmasının mihenk taşı olarak seçildiği anlaşılmaktadır. Bu noktada kuşaklar üzerine çalışmaları bilinen Jean M. Twenge, Z Nesli adlandırmasının yanlış olduğunu, bu nesil için “İ Nesli” adlandırmasının daha yerinde olduğunu söylemektedir. Twenge göre İ Nesli’ni 1995-2012 yılları arasında doğanlardan oluşturuyor. Yapılan araştırmalarda ve Twenge’in de faydalandığı pek çok veride, büyük kırılmalar 2012’den sonra yaşanmaya başlıyor. Bununla birlikte dijital kırılmaya sebep olan akıllı telefonların, neredeyse tüm gençlerin eline geçtiği yılın da 2012 olduğunu görüyoruz. 2015 yılında da iPhone’nun, Amerika’da alabileceği en büyük pazar payını aldığını da görüyoruz.
Doğum Tarihi mi Önemli Yoksa Dini İnanç mı?
Twenge’in “İ Nesli”nin özelliklerine dair söylediklerini kısaca özetlemek gerekirse İ nesli, önceki nesillere oranla daha geç olgunlaşıyor. On sekiz yaşına geldiklerinde bile hala on beş yaşında gibi davranabiliyorlar. İstihdama katılma süreleri öncekilere göre daha geç.. Ailelerinin yanından ayrılıp kendi evlerine geçme iştahları daha düşük. Onlar için dışarıda tek başlarına vakit geçirmek önemli bir özgürlük alanı değil. Tam zamanlı ya da yarı zamanlı işlerde çalışma oranları düşüş gösteriyor. Üniversite okumak istemiyorlar ama asgari ücretli işlerde de çalışmak zorunda kalmaya mecbur edilmelerine tepkililer. Z Nesli için yapılan tanımdan belirlemeden farklı olarak Twenge’e göre, daha geç yaşlarda flört etmeye, daha ileri yaşlarda cinsel ilişki yaşamaya meyilliler. Şaşırtıcı şekilde uyuşturucu ve alkol kullanım oranları bu nesilde oransal olarak düşük. Alkol kullanımında oran olarak geride kalsalar da daha önceki nesillere göre kırılgan ve intihara meyilliler. Akademik başarı konusunda azimli değiller. Daha çok boş vakitleri olmasına rağmen çevreleriyle ilgileri düşük ve boş vakitlerini daha çok dijital ağlar dolduruyor. Eleştiriye kapalılar ve eleştirilince ne yapacaklarını şaşırıyorlar. Twenge’in daha önceki kitaplarında öngördüğü şekilde narsist değiller. Daha fazla empati yapmaya, farklılıkları kabul etmeye yatkınlar ama bunu yapacak çabayı göstermekten de uzaklar.
Kuşak adlandırmalarında doğum tarihinden çok dini bir inanışı önceleyen bakışlar da mevcuttur. Bu nesil tartışmasına “M Nesli” tanımlamasıyla dahil olan Shelina Zahra Janmohammed, tartışmasını Müslüman gençlik üzerinden ele alıyor ve “Kapitalist dünyada Müslüman gençlerin talepleri neler? sorusunu soruyor.
Kuşak adlandırmalarında doğum tarihinden çok dini bir inanışı önceleyen bakışlar da mevcuttur. Bu nesil tartışmasına “M Nesli” tanımlamasıyla dahil olan Shelina Zahra Janmohammed, tartışmasını Müslüman gençlik üzerinden ele alıyor ve “Kapitalist dünyada Müslüman gençlerin talepleri neler? sorusunu soruyor. Ayrıca Janmohammed “Günümüz Müslüman gençliği, Türkiye’den Amerika’ya, Amerika’dan Endonezya ve Malezya’ya kadar bütün Müslümanları içine katarak, anlam dünyalarını ne ile kuruyorlar, kendilerini tanımlarken hangi kavramlara başvuruyorlar ve varoluşlarını nasıl gerçekleştiriyorlar? sorusunu da sorarak evrensel bir Müslüman kuşağını anlamaya çalışıyor. Bu kuşağın beklentilerini de şu şekilde dile getiriyor “Müslüman gençler, dünyadaki herhangi bir dine, görüşe mensup akranları gibi aynı şeyi istiyorlar. Mutlu bir yaşam. Sistemin dışına çıkmadan, sistem içinde kalarak, kapitalist düzenin şartların uygun bir şekilde Müslümanca yaşamak.”
Yazının tamamını Okur’un 27. sayısında bulabilirsiniz: https://www.okurdergisi.com/okuru-nerede-bulabilirsiniz/