|

Nitelikli Okurun Anlamlı Durağı: Kitap Kulüpleri

Feyza Kartopu

Dergimizin bu sayısında, kitap kulüplerine ve bu kulüplerin muhtevasına odaklanmak istedik. Bir kitabın etrafında birleşip onu tahlil eden, kitap ve alt metinler üzerine düşünen toplulukların işlevi nedir? Tüm bunlar, nitelikli okuma serencamına nasıl katkı sağlar? İşte bu sorulara cevap aramaya çalıştık.

Kapağı açılmamış bir kitabın mevcudiyetinden bahsedebilir miyiz? Bu soru üzerinde dikkatle durulduğunda, okumaların üzerindeki sis perdesi aralanır ve göz, satır aralarında daha farkındalıklı bir nazarla dolaşma imkanına kavuşur. Kapağı açılmamış bir kitap, somut olarak varlığını sürdürse de metinsel anlamda bir varoluşun içine hiçbir zaman girmemiştir. Ancak açık bir zihin ve dikkatli bir göz, metnin üzerinde iyi bir iz sürücü gibi dolaştığında kitap, metinsel anlamda da var olmaya başlar. Alberto Manguel’in dediği gibi: “Metnin varoluşu sessiz bir varoluştur, okur tarafından okunana kadar da sessizliğini korur. Metin, ancak hünerli bir çift göz kağıdın üzerindeki işaretlerle buluştuğunda hayat bulur. Yazılan her şey okurun cömertliğine bağlıdır.” Bu noktadan sonra, tezimizi bir miktar daha ileri götürebilir ve kitabın metinsel anlamda varlığını devam ettirebilmesi için gerçekten anlaşılmaya, alt metinleri üzerinde kafa yorulmaya, yazarın hayatıyla eser arasındaki ince bağlantıların kurulmasına ihtiyaç vardır, diyebiliriz.

Herkesin Okudum Dediği Kitaplar

Yani, pek çok şey vermelerine karşın, kitaplar da karşılığında bizlerden bir şeyler almak ister. Herkesin okuduğu kitapları sırf okumuş olmak yahut hakkında şöyle bir bilgi sahibi olmak için hızla ve özensizce okursak, bu sadece bizi okuma eyleminin hazzından mahrum bırakmaz. Bu; verilmek istenen mesajlar, kahramanların arkasında yatan toplumsal gerçeklik, sözcüklerin ifade ettiği sonsuz ve katmanlı anlam karşısında da bizi atıl bırakır. Bu yüzden ilk olarak sözcüklerden inşa edilen bu büyülü dünya karşısında derinlemesine haz almayı öğrenmemiz gerek. Yazarın hayat serencamının kırıntılarını metinden toplamak, sözcüklerin ardındaki müziği duymak, iyi bir girişin üzerinde dikkat ve biraz da hayretle durmak, bulunduğumuz gerçeklikten koparılıp sonlu bir başka gerçekliğe mutlu ve memnun fırlatılmak… Yani derinlemesine haz duymak! İşte okumalar üzerine bir sözcük bulduk: Derinlik. Ve başka bir sözcük daha: Nitelik. Ve bir tane daha: Dikkat. Bu hususta ne kadar çok sözcük bulur ve sözcüklerin ifade ettiği sonsuz anlama ne kadar çok odaklanırsak bir şeyler hem nicelik hem de nitelik bakımından mana kazanacak.

Her Okurun Serüveni Biricik

Bu mana dehlizi; elbette ki her okurun içinde bulunduğu hayat şartlarına, tecrübelerine, bilgi birikimine, öğrenme ve anlama arzusuna, kısacası kitaba kattıklarına göre değişir ve başkalaşır. Bu anlamda her okurun serüveninin biricik ve kendine özgü olduğunu söyleyebiliriz. Bu kendine özgülük; metinde tasarruf yapmaya, onu kendi ilgi ve ihtiyacımıza göre okumaya olanak sağlar. Belki de bu yüzden Borges’in dikkat çektiği ve idealize ettiği okur, metinleri kullanma noktasında özgür davranan okurdur. Çünkü kurmaca metin, yalnızca onu yazanın tasarrufunda değildir, eleştirel bir okur da kendi bilgi birikimine göre kitaba katkı sağlar ve onu belli bir keyfilik ve belki de kurulmayacak yerlerde ilişki kurmakla kişiselleştirir. Peki, bu kişisel serüven, bir değil de birden fazla kişiyle sürdürüldüğünde ne değişir? Kendine özgü deneyimlerle ilişkilendirilen bir okuma, bu kez de birden fazla kişiyle ve farklı bir şekilde gerçekleştiğinde ne olur?

Kitap Kulüpleri: Mühim ve Olağan Bir İhtiyaç

İyi bir kitap muhatabını heyecanlandırdığı gibi bunu başkalarıyla paylaşma isteği de doğurur. Okuduğumuzu çevremizdekilerle paylaşmak, onları kitaptan ve yazardan haberdar etmek isteriz. Bir nevi, içine girdiğimiz düş cennetlerine başkalarını da buyur etmektir bu. Kişisel ve yalnız başlayan okuma serüveninin dışarıya ilk sıçraması işte bu istekle gerçekleşir. İkinci sıçrama ise bir kitabın çevresinde oluşan topluluklar, yani kitap kulüpleridir. Okumak için duyduğumuz yalnızlık ve ihtiyaç hali, bu kez de başkalarının zihinlerinden beslenmeye evrilir. Bu evrilme, tıpkı kitapla baş başa olma hali kadar mühim ve olağandır. Bu isteğin tatmini ve giderilmesi de öyle… İnsanın insana muhtaçlığı, insanın başka bir zihne muhtaçlığı, insanın konuşmaya ve anlamaya muhtaçlığıdır kitap kulüplerini oluşturan güç.

Neyin Nesidir Bu Kulüpler?

Artisan Kitap Kulübü

Tohumu Türkiye’de atılan, yurt içinden ve yurt dışından pek çok katılımcısı olan kitap kulüplerinden mini bir seçki oluşturduk ve bu kulüplere içeriklerini, kulüp kapsamında yaptıkları faaliyetleri ve tüm bunların nitelikli okurluk serüvenine katkılarını sorduk.

Artisan Kitap Kulübü olarak her ay farklı bir küratörün seçtiği üç kitabı okuyor ve bu kitaplar üzerine Zorlu PSM ev sahipliğinde bir araya gelerek kitapları değerlendiriyoruz. Bugüne kadar Prof. Dr. Selçuk Şirin, Emin Çapa, Psikiyatr Dr. Gülcan Özer, Prof. Dr. Cem Say, Prof. Dr. Şengül Hablemitoğlu, Aslı Şafak, İlker Canikligil, Prof. Dr. Talat Kırış, Bager Akbay gibi isimleri ağırladık. Mart 2020 küratörümüzün de İclal Aydın olduğunu heyecanla duyurabiliriz. Kitap kulübünde üyelerimizin, her ay üç kitap okuyarak buluşmaya gelmesi ve okuma notlarını bizlerle paylaşması hem bizi hem de tüm katılımcılarımızı zenginleştiriyor. Okura alan açmanın, okurken yaşadıklarını diğer okurlarla paylaşmanın kıymetini bilirsiniz. Biz bunu yapmayı hedefliyoruz. Buluşmalarda da bu tür paylaşımları görünce çok mutlu oluyoruz.

Sosyal Medya İyi Güzel Ama Yüz Yüze İletişim Lazım

Rukiye Şahin

Okumayı seven ve bu alanda çalışmalar yapmak isteyen kişilerle birlikte yüz yüze iletişim kurarak okuma kritikleri, söyleşiler ve yazı atölyeleri kurmayı hedefleyen Portakal Kitap Kulübü’nün hikayesini, Portakal Kitap Editörü Rukiye Şahin’e sorduk…

Portakal Kitap Kulübü’nün hikayesini öğrenebilir miyiz? Kulüp kapsamında ne gibi etkinlikler yapılacak?

Portakal Kitap Kulübü, mottosu “taze edebiyat” olan Portakal Kitap’ın kurduğu bir çatı. Dahil olduğu dünyaları paylaşmaktan keyif alan; o dünyalar, türler ve karakterler üzerine konuşmayı seven okurlarla aktif paylaşımda olacağımız, ayrıca bunun bir de yazı işliği ayağı olan, değişim ve dönüşüme açık, dinamik bir oluşum diyebiliriz.

İki tür etkinlik var gündemimizde: İlki, belli bir konu üzerine o alanda gerçekten çok uğraş vermiş misafirlerimizi konuşmacı alarak okurla buluşturacağımız söyleşiler. Diğeri ise yazmayı romantize etmeden, bu işin acısını tatlısını beraber deneyimleyebileceğimiz yazı işlikleri. Yazı işliği doğası gereği interaktif ilerleyecek. Aynı şekilde söyleşilerde de katılımcıların sorularla ya da kendi düşünceleriyle dahil olabilecekleri bir ortam yaratmak için tüm detayları düşünüyoruz.

Tüm bu faaliyetlerin nitelikli okurluk serüvenine katkıları nelerdir?

Edebiyatın bir anlama, anlatma, anlaşılma çabası olduğunu görmek ve benzer bir motivasyonla bir araya gelip bu paylaşımı deneyimlemek, genç okur kitlesinin en çok ihtiyaç duyduğu şeylerden biri. Sosyal medya bunu bir ölçüde karşılıyor ama yüz yüze kurulan iletişime de ihtiyaç duyuluyor. İşte Portakal Kitap Kulübü, bu deneyime, paylaşıma, okuma serüvenine uygun bir zemin hazırlamış oldu. Aynı zamanda bu, nitelikli okurun okuma serüvenini daha anlamlı hale getirmesine katkı sağlayacak.

 

Dosyanın tamamını Okur’un 13. sayısında bulabilirsiniz: http://bit.ly/3azFXBj

Similar Posts

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir