Suavi Kemal Yazgıç
- Nuri Pakdil deyince önce selamı hatırlanır: “Siz değerli konukları antiemperyalist, antikapitalist, antinasyonalist, antisiyonist, antifaşist, en önemlisi de antifiravunist bir bilinçle selamlıyorum.” Kırmızı çizgileri çok nettir Pakdil’in.
- Rasim Özdenören Nuri Pakdil’i 1958’de ilk gördüğü anı anlatırken “Bu kişi adeta yürüyen bir kafadan ibaretti.” der. Karizması daha o yıllarda bellidir. Pakdil, Büyük Doğu, Diriliş gibi damarlardan beslenir, yakın tarihe müfredatın dışından bakması, dünyayı Habur ile Kapıkule arasına hapsetmeden algılaması gerektiğini görür ve çevresine de halka halka gösterir.
- Nuri Pakdil, “Batıya baka baka boynu tutulan” Türkiye’ye kıbleyi göstermeyi amaçlar. Eline aldığı her gazeteyi satır satır tarayıp, Ortadoğu’ya ve Kudüs’e dair haber arayan Pakdil için devrimci olmak yazar olmaktan daha önceliklidir. Pakdil’e göre “Sanatla Kudüs rüzgarları estirmeli”dir.
- “Yeryüzünde bir damla alınterinden güçlü silah yoktur.” diyen Pakdil için Edebiyat Dergisi “kirli siyasa”nın dışında ve “kirli mülkiyet zebanileri”ne karşı “KUTSAL EKMEK, KUTSAL EMEK, KUTSAL EL”in kurduğu bir gerilla birliğidir.
- Pakdil, yazdıklarını askeri bir terminoloji içinde tanımlar. Bir Yazarın Notları’nın üçüncü cildi “Bu kitabı da namluya sürün!” direktifiyle biter. Pakdil’in denemeleri, şiirleri, tiyatro oyunları, çevirileri bir kitabına verdiği isimle Ateş Hattında Harf Müfrezeleri’dir.
- Temel meselesi yabancılaşmadır. Temel karşı çıkışı “Put Yapımevleri”nedir. “Sanatla başladı yurdumuzda yabancılaşma; gene sanatla kalkacağız ayağa.” der. Batı Notları’nda yabancılaşmanın panzehirine işaret eder. “Ben çoktan oyumu verdim: Sanata, edebiyata, bunlarla tutuşacak büyük ateş.”
- “İnsan! Seni savunuyorum; sana karşı!” diyen Pakdil’in yazdıkları kadar yazımının bizatihi kendisi de devrimcidir. Yazmanın kendi dilini, sözünü inşa etmek olduğunu ifade ettiği ve dört ciltten oluşan Bir Yazarın Notları, bu anlamda onun temel taşı metinlerinden oluşur.
- Pakdil’in sözlüğü de farklıdır. “Peygamber” yerine “Önder”, “Kur’an” yerine “Mutlak Öğreti”, “Namaz” yerine “Beş Vakit Eylem” ifadelerini tercih eder. Rasim Özdenören, Nuri Pakdil’in bu tercihi için: ““Dilin bu tür kullanımı onun bir başka yanını açığa vurur: O, hiçbir alanda, eskimişe, pörsümüşe itibar etmez; tersine eskimişe, pörsümüşe isyan eder. O, bu yeni diliyle İslam’ı yeniden ifade etmeye çalışır. Kimi zaman alışılmış kavramları, farklı bağlamlarda kullanır.” yorumunu yapar.
- Altı kitaptan oluşan “Otel Gören Defterler”i Nuri Pakdil’in çelik sertliğindeki sükut yıllarının tanıklarıdır. “Otel Gören Defterler” serisinin ilk kitabı Çarpışan Sesler’e şöyle not düşüyor Pakdil: ‘Evden çıkmak gerekliydi de, aniden ivecenleşivermişti: O odada… 592 gün kalış. Vınlama mı, tınlama mı, çınlama mı? … Saat 23’ü geçmiş, otele doğru yürürken; yer olup olmadığını da bilmiyorum daha; ama, uygun görünüyor bu otel. … ‘Yer var.’ dedi otel katibi.”
- Tiyatro oyunlarında sözü eyleme dönüştürür. İnsanın dünyadaki konumunu sorgular. Bunun için sahnede dev bir soyutlama inşa eder Pakdil. Bütün somutluğu ile zihni işgal eden dünyayı yazdıklarının soyutluğu içinde sorgular.
- Nuri Pakdil’in mektupları da en az kitapları ve Edebiyat Dergisi kadar gözden kaçırılmaması gereken edebi metinlerdir. Pakdil kitapları kadar mektuplarında da eylemini sürdürür.
- “Eti, kemiği, sinirleri olan cümle”yi kurmayı kendine dert edindi Nuri Pakdil. Bu derdiyle yazdı, yazdı, yazdı. Siperi terk etmedi.