OKUR, Kitaplar Yalnız Kalmasın Diye Çıktı
 

Ölüme Giden Altı Hafta

Tuğba Silahtar Subaşı

Hasan Ali Yücel Klasikler Dizisi’nin bir parçası olarak sunulan Bir İdam Mahkumunun Son Günü, Fransızca aslından ustaca çevrilmiş ve Victor Hugo’nun iki farklı önsözü ile sunulmuş okuyucuya. İkinci önsöz kitabın üçüncü baskısının sunumu, kısa bir tiyatro yazısı şeklinde kurgulanmış. Birinci sırada verilen önsöz ise yazarın 1832 yılında yazdığı, ceza yasasının dönüşümünü destekleyen ve idam cezası hakkındaki görüşlerini barındıran, neden bu ki- tabı yazdığını açıkladığı yirmi yedi sayfalık bir deneme yazısı.

Hugo bu ikinci önsözde kitabı herhangi bir dava hakimi- ne yazdığını söylüyor. Kitapta “şahsi, rastlantısal, istisnai, göreli, değişkenlik arz edilebilen bir dava, özel bir olay ya da isim tümüyle bir yana bırakılmış, herhangi bir suç nedeniyle, her- hangi bir gün idam edilen, herhangi bir mahkumun” hikayesi anlatılıyor. Amacı idamın insan dışılığını gösterebilmek, idam edilen kim olursa olsun bunun an alçak ceza biçimi olduğunu açıklamaya çalışıyor.

İdam cezası derken, tek sıkıntısı birini ölümle cezalandırmak değil, aynı zamanda idamın toplumsal temsili. Halka açık bir kutlama havasında ger- çekleşen idamlar, seyircileri geniş meydanlara davet ediyor. İnsanlar idamları da kürek mahkumlarının nakillerini de büyük bir keyifle, kahkahalarla izliyorlar; bir kişinin ölüme gittiği gerçeğini büyük ihtimalle idrak edemeyerek. Giyotinle insanları acı çekmeden öldürmekle övünen sistemin, mahkumun manevi acılarını nasıl yok saydığını gözler önüne seriyor bu roman. Hugo kitabında idamın hem toplum tarafından algısını hem de idam mahkumu için ne anlama geldiğini tek tek anlatıyor.

Ölüm: Ruh’un Kırılması

Toplumsal kısmı bir kenara bırakıldığında ise, bir adamın öleceğini anladığı andan itibaren ölümüne giden yoldaki ruhsal değişimlerini izliyoruz. Önce ömür boyu kürek cezasından ölüm yeğdir diyen mahkum, kitabın sonunda lütfen beni küreğe mahkum edin diyerek ağlıyor. Ölümü kabullenmenin zorluğu, ölümün arefesindeki kişinin dini ile ilişkisi, ayrıntılı ve son derece romantik bir biçimde anlatılıyor kitapta.

Yazının tamamını Okur’un 15. sayısında bulabilirsiniz: bit.ly/3idf6PP

Bu yazıyı paylaş
Henüz yorum yok...

Yorum yapmak ister misiniz?