Erkan Şimşek
2014 yılında yayınlanan ilk romanı Hayalname’nin üzerinden 6 yıl geçti ve Harun Candan dördüncü romanı Yarınsız ile rüştünü ispat etmiş bir romancı olarak okurunun karşısına çıktı diyebiliriz. Hayalname’de aykırı iki insanın aşkıyla başlayan sonra polisiyeye doğru dümen kıran bir hikaye vardı. Ve elbette biri yurt dışına diğeri kendi içine doğru yola çıkan iki aşıkla başlayan hikaye Candan’ın dert ettiği meselelerin izahı için yazara imkan veriyordu. Yağmur Dinecek Kimse Bilmeyecek ise ada/dünya alegorisini çok iyi kullanan, insan-nefis ikilemini çaktırmadan çok iyi işleyen bir kaçış romanıydı. İlk iki kitaptan farklı bir yayınevinden çıkan Yarım Ay ve Yarınsız ise Harun Candan’ın artık genç bir usta olduğunu göstermiş oldu.
Polisiye ve Aşk
Yarınsız’a birkaç noktadan bakmak mümkün. Polisiye çağrışımı yapacak birden fazla motif var. Aşk romanı demek isteyenler tereddüt bile etmez. 80’ler, 90’lar kronolojisi ise basit bir nostaljinin ötesinde diyebiliriz. Biraz daha incelemeye devam etmeden önce romanın temel hikayesi ile ilgili bir özet yapayım. 80’lerin ortasında bir taşra belediyesinin kütüphanesinde çalışırken bir anda ailesi parçalanan 17 yaşındaki Deniz Yelkencioğlu’nun bütün Türkiye’ye yayılan 10 yıllık öyküsüne şahit oluyoruz. Deniz’in farklı isimlerle büründüğü kimliklerin her biri için ayrı bir roman yazılır. Candan’ın aynı tip içinde ürettiği sahte tipleri benimseyip harcamamasına okur olarak teşekkür etsek yeridir.
Yazının tamamını Okur’un 13. sayısında bulabilirsiniz: http://bit.ly/3azFXBj