OKUR, Kitaplar Yalnız Kalmasın Diye Çıktı
 

“Que sais-je?” Dizisinden Çevrilmeyen Ne Kaldı?

Yusuf Turan Günaydın

Martin’in eseri Le Papier (Paris 1984), kağıdın “hamur kazanı/değirmeni”nden başlayarak kağıt fabrikalarına, oradan kağıt üretiminin basamaklarına ve son olarak da kağıt türlerine kadar hemen her şeyini son derece öz bir şekilde ele alıyor.

“Que sais-je?” dizisinin “kitap” konulu olanlarından Türkçeye çevrilen kitapçıklar varsa da çoğu çevrilmemiştir: La Bibliographie (Louis-Noëlle Malclès), La Bibliologie (Robert Estivals), La Bibliophilie (Michel Vaucarie), Le Papier (Gérard Martin), L’Écriture (Charles Higounet), La Typographie (Victor Letouzey) ve L’Imprimerie (Gérard Martin)… 

120-140 sayfa arasında değişen hacimdeki cep boyu bu kitapçıklar, bu halleriyle birer el kitabıdır. Bunlardan Malclès’nin La Bibliographie’si (Paris 1962) çevrilip Batı’da ve Türkiye’de Kaynakça Tarihi adlı bir derlemenin içinde (ilk sırada), Andree Lheritier ve Türker Acaroğlu’nun aynı konudaki çalışmalarıyla birlikte yayımlanmıştır (İletişim, 2003). 

Bibliyoloji 

Estivals’in La Bibliologie kitabı, “bibliyoloji”nin tarihiyle başlayıp bibliyoloji objeleri, bibliyolojinin iletişimbilim, göstergebilim (semiologie), dokümantasyon (documentologie) ile ilişkisi üzerinde yoğunlaşıyor ve tarih bibliyolojisi, bibliyografya ve bibliyolojik sistemi de işledikten sonra en son “bibliyolojik politika” üzerinde duruyor (Paris 1987). Bu arada belirtelim ki bir kavram olarak “bibliyoloji” henüz Türkçeye girmemiş gözüküyor. 

Vaucarie’nin La Bibliophilie kitabı bibliyofilliği, resimli kitaplar, tarih ve seyahat kitapları, topografya, mimari, partilere ve kostümlere tahsis edilmiş kitaplar, bilim kitapları, spor-oyun ve ticaret kitapları, tarihi bağlar ve kökenlerle ilgili metinler, çocuk kitapları ve popüler kitaplar ile “bibliyofilide yeni trendler” üzerinden işliyor (Paris 1970). 

Martin’in eseri Le Papier (Paris 1984), kağıdın “hamur kazanı/ değirmeni”nden başlayarak kağıt fabrikalarına, oradan kağıt üretiminin basamaklarına ve son olarak da kağıt türlerine kadar hemen her şeyini son derece öz bir şekilde ele alıyor. 

Higounet’nin L’Écriture’ü (Paris 1964) “yazı”yı “dilin grafik bir ifadesi” olarak ele alarak başlıyor ve “alfabesiz ve alfabeli kutsal yazılar”ı, VIII. yüzyıla kadar Latin yazısını, Ortaçağ kutsal yazısını anlatıyor ve en son yazı dolayımında bugünün ve yarının sorunlarını tartışarak konuyu tamamlıyor. 

Letouzey, La Typographie’sini bir Giriş ve dokuz alt başlıklı bir “İlk Bölüm”le geliştirmiş. İlk Bölüm “Tipografinin Kökenleri” başlığını taşıyor. Bu başlık altında kompozisyon/kalıp, siyah-beyaz ve renkli resimler, mizanpaj, kanıt ve dizgi/baskı sonrası işlemler anlatılıp “teknik gelişmeler ve tipografinin geleceği” ortaya konuluyor. Kitapçık tipografi sanatının bir tarihçesini sunarak tamamlanıyor. 

Tipo 

Tipografi “harf ve sembolleri kullanarak yapılan yazı sanatı” kabul edilmektedir. Tasarım kavramıyla yakından ilişkilidir. Bir de Türkçede matbaacılık terimleri arasında “elle dizgi tekniği” anlamında kullanılan bir “tipo” kavramı vardır. Elle dizgi de sonuç itibariyle bir tasarım gerektirir. 

Yine Martin’in L’Imprimerie’si ise “Basım/Baskı” denen işlemin her şeyini 128 sayfa içinde açıklıyor: “Sanayi Devrimi Öncesi Basım (1450-1850)”, “Sanayi Devrimi Sonrası Basım (1850-1950)” ve “Seri Üretim Karşısında Basım (1950’den Beri)” başlıklı üç ana bölümde kısa bir tarihçe sunuyor. 

“Que sais-je?” (Ne Biliyorum?) Dizisinden Fransa’da yayımlanan bu kitapçıklar kitabın gerek baskı gerekse kitapseverlikle ilgili ayrıntılarını efradını cami ağyarını mani bir şekilde işleyen metinlerdir. Türkçeye kısmen çevrilen bu dizideki bazı kitaplar kendi içinde kümeler oluşturuyor. Fakat çoğu çevrilmediği için Türkçede bu kümelenme mevcut değil. 

Söz konusu kitapçıklar Türkçeye çevrilip ya tek tek veya burada belirginleştirdiğimiz kümelenme doğrultusunda tek ciltlik bir ortak kitap halinde basılabilir.

Henüz yorum yok...

Yorum yapmak ister misiniz?