OKUR, Kitaplar Yalnız Kalmasın Diye Çıktı
 

Rasim Özdenören Okumak İçin 12 Sebep

Suavi Kemal Yazgıç

1. Rasim Özdenören’in poetikasına nüfuz etmek için öncelikle toptancı önyargılardan azat olmuş bir zihne ulaşmak gerekir. Mesela Özdenören, Ruhun Malzemeleri’nde bir uygarlık meselesi olduğunu ve adresin İslam’da olduğunu söylediği “Aşkın Edebiyat”ı bir ufuk olarak karşımıza koyar.

2. Özdenören için İslam tek adrestir, adres olmasına da; bundan onun hakkında “İslami Edebiyat” kavramına olumlu baktığı sonucu çıkarılmasın. Kuramın üründen önce gelmesinin peşin bir kabul olarak benimsenilmesinin günümüz ürünlerini değerlendirmekte yetersiz kalacağını hatırlatan Özdenören, önemli olanın kullanılan malzeme değil, esere konan ruh olduğunu vurgular ve Picasso’nun hat çalışmalarının “biçim” olarak İslami olarak nitelendirilmesine karşılık “ruh” olarak mensup olduğu batı kültürünün bir parçası olmasını bu fikrine örnek olarak gösterir.

3. Rasim Özdenören için edebiyat hayattan bağımsız bir şey değil. Tam tersine hayatın bir parçası. Özdenören’in kompartımanlardan oluşan bir zihin yapısı olmadığı için edebiyata ilişkin hayati sorular sorup, hayata ve insana ilişkin ontolojik boyutları olan cevaplar veriyor ve hemen her yazdığından poetikasına ilişkin de ipuçları devşirmemiz mümkün olabiliyor.

4. Rasim Özdenören’in şahitliğine başvuralım. “Öykü anlatmak’tır. İşte burada neyi anlatacağınız sorusuyla karşı karşıya kalırsınız. Gerçekten neyi anlatmak öykü olur? Bu soruyu ‘nasıl anlatmak’ biçimine sokarsak daha açıklayıcı bir yaklaşıma gireriz. (…) Öykü yazarı, öykü biçiminde anlatmanın üstesinden gelebilen kişidir. (…) Öyküyü öykü kılan bu ‘biçim’dir de diyebiliriz.” (Ruhun Malzemeleri, Rasim Özdenören, İz Yayıncılık, 1997, sayfa: 145.)

5. Özdenören’in zihnindeki nebulaya en yakın kitap zannediyorum ki Hastalar ve Işıklar’dır. Bir uyanışın öyküsüyle başlayan Hastalar ve Işıklar, “ben kimim?”, “burası neresi?” gibi temel ontolojik sorularla ilerler ve hayatla ölüm döngüsüne bir anlam arayışıdır adeta.

6. İkinci kitap Çözülme’de Rasim Özdenören muhayyilesini genişletir ve yine bireyi kitabın odağına yerleştirse de söz konusu bireyin bir ailenin içinde bulunduğunu görürüz. Ev, göç gibi temalarla ilerleyen kitabın temel temalarından ikisi “değişim” ve “ölüm”dür.

7. Denize Açılan Kapı ise Rasim Özdenören’in o güne kadar anlattığı “fiziki” ve “metafizik” acıya “tasavvufi” bir boyut kazandırdığı kitabıdır. Denize Açılan Kapı, adeta Hastalar ve Işıklar’dan beri devam eden huzursuzluğun bitişini müjdeleyen bir kapıdır.

8. Modern bir Yusuf İle Züleyha yorumu olan Kuyu, tekke ve otel arasında kurduğu zıtlık üzerinden ilerler. (Gül Yetiştiren Adam’daki Maraş-Las Vegas zıtlaşmasına bu açıdan fazlasıyla benzer.) Modern yorumda “iffet imtihanı” kıssadan çok farklı sonuçlanan Kuyu’yu modern türleri kullanan bir hidayet öyküsü olarak da tanımlamak mümkündür.

9. İmkansız Öyküler’i ise bir “anlatma antolojisi” olarak değerlendirmek sanıyorum ki kitabın imkanlarını yakalamak için işe yarar bir manivela olabilir. Zira anlatılanın büsbütün gözden yitmediği ama “anlatıyor” olmanın daha merkezi bir karakter taşıdığı metinlerle karşı karşıyayız.

10. Rasim Özdenören’in ilk baskısı 2015’te yapılan Uyumsuzlar şimdilik en yeni öykü kitabı. İki kadın ve bir erkekten oluşan bir aşk üçgeni söz konusu bu kitapta. Ancak gerçek bir üçgen mi, gerçekten iki kadın var mı sorusu Özdenören’in bilinçli tercihi ile havada kalıyor.

11. Pek çok Rasim Özdenören öyküsünde olduğu gibi bu kitapta olaylardan ziyade etkileşimlerin, izlenimlerin, çağrışımların, iç sesin belirliyici olduğunu söyleyebiliriz. Necip Tosun’un Rasim Özdenören öyküsü hakkında söylediği “belirsizliğin çoğaltıcı ve zenginleştirici gücü”nü Uyumsuzlar’da fazlasıyla görebiliriz. 12 Elli yılı aşan bir yazı macerası var Rasim Özdenören’in ve “her dem taze…”

12. Elli yılı aşan bir yazı macerası var Rasim Özdenören’in ve “her dem taze…”

Henüz yorum yok...

Yorum yapmak ister misiniz?