Ali Görkem Userin
İstiklal Marşı’nın 12 Mart 1921’deki kabulünün 100. yılında yayımlanan Bir Düşünce Tarihi Metni Olarak İstiklal Marşı, 1924’ten sonra hazin bir şekilde anlam kaybına uğrayan büyük şiiri bir düşünce metni olarak tetkik ediyor.
2020’de, şahitlik ettiği mühim isimlerin portrelerinin yer aldığı, hatıralarla zenginleştirilmiş Dağ Ne Kadar Yüce Olsa’yı okuyucuyla buluşturan İsmail Kara’nın 2021 armağanı ise Bir Düşünce Tarihi Metni Olarak İstiklal Marşı oldu. Bu kitap, Kara’nın ilk Akif çalışması değil elbette. Öncesinde Fulya İbanoğlu ile birlikte hazırladığı iki hacimli eser daha var: Sessiz Yaşadım / Matbuatta Mehmet Akif 1936-1940 (Zeytinburnu Bel. Yay., Mart 2011) ve Elemim Bir Yüreğin Karı Değil / Mehmet Akif Albümü (Timaş Yay., Kasım 2012).

İlk bakışta bir şiir şerhi gibi görünen bu kapsamlı metin esasında 20. asrın fikri temayüllerini, temel köşe taşlarını bir araya getiren zengin bir düşünce tarihi incelemesidir. İsmail Kara’yı böyle bir çalışmaya sevk eden ihtiyacın temelinde ise yazıldığı dönemden sonra yavaş yavaş metnin temel kavramlarının anlam kaybına uğramasıdır. Kara’ya göre özellikle 1924’ten sonra bir anlam daralması yaşayarak meşahir-i meçhuleye (meçhul kalmış meşhurlar) dönüşmüştür İstiklal Marşı. Bu yüzden, bugünden bakıldığında doğru anlaşılması da güçleşmiştir. Şüphe yok ki, Osmanlı’dan Cumhuriyete geçişin en sancılı günlerinde bir yandan mücadele için Anadolu’ya koşan öbür yandan da yazdıkları ve konuşmalarıyla döneminin nabzını bizzat tutan Akif, sanat-şahsiyet bütünlüğü açısından emsalsiz bir karakterdir. İstiklal Marşı ise bu derin şahsiyetin sanat ve fikriyat yönünün ihtişamlı bir özeti gibidir.
Yüksek Hissiyat
İsmail Kara’nın çalışmasını klasik şiir şerhlerinden ayıran nokta, onun, İstiklal Marşı’nı kıta veya mısralar üstünden değil temel kavramlar üstünden anlamaya çalışması ve edebi değil fikri boyutu merkeze almasıdır. Neredeyse kırk yıldır çağdaş Türk-İslam düşüncesi sahasında çalışan ve eser veren Kara’nın bu yaklaşımı kitabı özgün ve kıymetli kılmaktadır. Sunuş’un ilk cümlesi, özün özü bir şekilde kitabın derdini okuyucuya aktarıyor: “Yakın tarihimizin çok hayati ve zor bir dönemecinde varlık alanına çıkan İstiklal Marşı’nın hususiyetlerinden biri hem hissiyatı ve lirizmi yüksek azametli bir şiir hem de döneminin ana temayüllerini veren, temel problemlerini tartışan, güçlü bir toplumsal karşılığa sahip mühim bir ‘fikir metni’ olmasıdır.”

Yazar, İstiklal Marşı’nın bir düşünce tarihi metni olarak ele alınmasında üç kademenin elzem olduğundan bahseder. İlk kademede marşın kendisi edebi-fikri bir manzume olarak tahlil edilir. İkinci kademede Akif ’in hayatını, sanatını ve düşünce dünyasını hesaba katarak şiir şerh edilir. Üçüncü kademede ise çağdaş Türk-İslam düşüncesinin temel kavramları ve meseleleri merkeze alınarak genel bir çerçeve çizilir. Bir Düşünce Tarihi Metni Olarak İstiklal Marşı’nda İsmail Kara bu üç kademeyi birlikte değerlendirerek şiir üzerinden düşünce tarihimize yelken açar. Bunu yaparken de marşın ana kavramları olan “İstiklal, Millet, Din, Vatan, Medeniyet ve Ümit” mefhumlarına birer bölüm ayırır.
İsmail Kara’nın çalışmasını klasik şiir şerhlerinden ayıran nokta, İstiklal Marşı’nı kıta veya mısralar üstünden değil temel kavramlar üstünden anlamaya çalışması ve edebi değil fikri boyutu merkeze almasıdır.
Büyük Bir Vecdle
Yazılan Şiir Dönemin şair ve yazarları arasında Milli Mücadele’ye Akif kadar destek veren, bizzat katılan ikinci bir ismin olmadığı herkesin malumudur. Fakat buna rağmen, marş için açılan yarışmaya katılmaz büyük şair. Başvuran 724 şiirin zayıflığı görüldükten sonra Hasan Basri Çantay ve Hamdullah Suphi Tanrıöver beraberce Akif ’e gider ve marşı onun yazmasını talep ederler. Akif iki gün gibi kısa bir sürede yazar şiiri. Yazılışına şahit olanların ifadesiyle “adeta sekr halinde, büyük bir vecdle, gecesi gündüzüne karışacak şekilde” yazıp bitirmiştir. İstiklal Marşı, ilk yayımlandığı yerlerden biri olan Kastamonu’daki “Açık Söz” gazetesinde “Her mısrada Türk ve İslam ruhunun ulvi ve mübarek hisleri titreyen bu abide-i sanatı kemal-i hürmet ve mübahatla derc eyliyoruz.” cümlesiyle takdim edilir (21 Şubat 1921).
Kara’nın tespitine göre, Akif ’in şiirlerinde “döneminin, yaşadığı günlerin, neredeyse her bir anının” etkilerini, değişimlerini görmek mümkündür. Hal böyleyken, 1920 Nisan’ında Akif ’in İstanbul’dan gizlice Ankara’ya geçişi ve orada “İslam Şairi” olarak karşılanması onun Milli Mücadele’yle bütünleşmesine ve bu mücadelenin şiirine girmesine de sebep olacaktır. Bu açıdan bakıldığında, İstiklal Marşı’nın vücut bulduğu ortam ve şartları şöyle tarif eder Kara: “…birçok hadisenin ve tecrübenin, fecaatın, hüsranın, kaybın ve acının, bunlara eşlik eden bütün bir fikriyatın ve hissiyatın neticesi olarak ve aynı zamanda ileriye doğru olacak olan birçok hayırlı gelişmenin ve beşaretin ortasında, sağaltıcı ve ümit verici bir yerde vücut bulmuştur.” Bu şartların tabii bir neticesi olarak, gençliğinden itibaren Osmanlı-İslam dünyası için her anlamda hürriyet arayışında olan Akif ’in İstiklal Marşı’ndaki temel kavramlardan birincisi istiklal-hürriyet olmuştur.
Marşın o günden beri en çok tartışılan kavramlarından biri de şüphesiz millettir. 19. asrın ikinci yarısına kadar millet kavramıyla alakalı olarak kullanılan üç kelimeden bahseder İsmail Kara: Din bağıyla kurulan “millet”, kan/akrabalık bağıyla oluşan “kavim” ve ırk üzerinden tanımlanan “cins”. O dönemde millet, bugün bizim ümmet anlamında kullandığımız, din merkezli bir karşılığa denk düşer. 1913’ten sonra artan milliyetçi ve ayrılıkçı taleplerin neticesi olarak millet kavramı ulus/ kavim anlamına doğru kayarak bir anlam daralması yaşar. Akif, 1913’te Sebilürreşad’da çıkan bir yazısında apaçık uyarmaktadır: “Ey cemaat-ı müslimin! Aklınızı başınıza alınız; gayret-i kavmiyeyi bir tarafa bırakınız. (…) Rabıta-i diyanet! Şimdiye kadar bu rabıta sayesinde kardeş gibi yaşadık, Türk Türklüğünün ne olduğunu bilmiyordu, Arnavut kavmiyetinden dem vurmuyordu. Zaten Müslümanlıkta kavmiyet yoktur…” Aynı şekilde İstiklal Marşı da bu uyarılardan payını alarak milleti yeniden İslam merkezli olarak tanımlar.
Kuvvetli Sembol
“İslam Şairi” Akif ’in dine bakışını özetle “asr-ı saadete dönüş hareketini benimseyen, dinamik bir inanç-ulûhiyet fikrine sahip, iradeci tarafı kuvvetli, pozitif bilimleri, modern düşünceyi önemseyen, aktif bir ahlak anlayışının peşinde olarak mevcut İslam ahlak anlayışını ciddi bir tenkit ve tadile tabi tutmaya çalışan” bir yaklaşım şeklinde değerlendirir İsmail Kara. Yukarıdaki millet bahsinde de ifade edildiği gibi henüz milli olanla dini olanın ayrılmadığı bir dönemdir o yıllar. Dönemin meclisi Birinci Meclis’te en kalabalık grubu alimler, şeyhler ve medrese mensupları oluşturur. Marşta ise İslam mefhumu bilhassa Müslüman Türkler arasında kuvvetli bir anlamı olan ezan ile sembolize edilerek anlatılmıştır. 1930’lu yılların başında ezanın Türkçe okunması da bu kuvvetli sembolü hedef almaktan başka bir anlama gelmez.
Bizim burada özetle ve üstünkörü bahsetmeye çalıştığımız kitabın içeriğinde; vatan kavramındaki dönüşüm, Akif ’in İstanbul’un hilafet merkezi olmasını savunması, medeniyet fikrindeki değişim ve şairin medeniyete bakışı, Türk düşüncesinde kültür-medeniyet ayrımı, marşın temel kavramlarından biri olarak ümit, Lozan’la beraber Türk devletinin sekülerleşmesi, İstiklal Marşı’nı yıkma ve değiştirme gayretleri, muhafazakar kesimin marşı tenkitleri, Nurettin Topçu ve Sezai Karakoç’un Akif ’e ve marşa bakışları gibi daha birçok konu derinlemesine inceleniyor. Bu açıdan bakıldığında, İsmail Kara’nın bugüne kadar neşrettiği emek mahsulü İslamcılık çalışmalarının yanına, edebiyat-düşünce arasındaki yakınlığa kayıt düşen özgün ve kıymetli bir eser daha koyduğunu söyleyebiliriz.
Son olarak, İstiklal Marşımızın 100. yılı vesilesiyle 2021 yılı içinde yayımlanan şu dört eseri de ilgilisine hatırlatmış olalım: D. Mehmet Doğan’ın İstiklal Marşı / Bin Yılın Destanı (Yazar Yay., Şubat 2021), Mustafa Özçelik’in İstiklal Marşı / Tarihçesi, Anlamı ve Yorumu (Muhit Kitap, Mart 2021), Nurullah Çetin’in İstiklal Marşı’mızı Anlamak (İmbik Yay., Kasım 2021) ve Metin Önal Mengüşoğlu’nun 100. Kabul Yıldönümünde İslam Milletinin İstiklal Marşı (Okur Kitaplığı, Nisan 2021).