OKUR, Kitaplar Yalnız Kalmasın Diye Çıktı
 

Tahassür ve Nedametle Karışık Müphem Bir Acı

Ramazan Maden

Üniversitedeyken toplanıp beraber kitap mütalaası yaptığımız bir grubumuz vardı. Yine dönem başında ilk kitabımız olan Cemil Meriç’in Bu Ülke kitabını mütalaa etmeye karar vermiştik. Kitabın “Uzun Süren Bir Çıraklık” bölümünde Cemil Meriç’in şöyle bir notu dikkatimi çekmişti: “Kaderimi tayin eden bir başka kitap da İbrahim Ethem’in (tercüme ettiği) Terbiye-i İrade başlıklı eseridir. Disiplin içinde çalışmayı bu kitaptan öğrendim.”

Keşke On Sekiz Yaşımda Karşılaşsaydım

Daha sonradan bu kitabın Jules Payot’un İrade Terbiyesi kitabı olduğunu öğrenmiştim. Aynı kitap için Ali Fuad Başgil de Gençlerle Baş Başa kitabında şöyle söylüyordu: “Mösyö Girard bize bir kitap tavsiye etti ve mutlaka okumamızı söyledi. Bu, Aix-Marseille Üniversitesi rektörü Jules Payot’un İrade Terbiyesi adlı kitabı idi. Ertesi gün şehre inerek kitabı aldım, ihtiyar bir meşenin dibine oturarak İrade Terbiyesi’ni okumaya koyuldum. Okudukça içimde tahassür ve nedametle karışık müphem bir acı duymaya başladım. Kendi kendime, ah bu kitap on sekiz yirmi yaşlarımdayken elime geçmeliydi diyor ve geciktiğim için üzülüyordum.”

“Tahassür ve nedametle karışık müphem bir acı”, burada altı tekrar tekrar çizilmesi gereken çok latif bir ifade. Kelimeler yabancı geldiyse bir iki dakikanızı ayırarak sözlüğe bakmanızı öneririm… Etrafımızda ve tarihte bir şeyler başaran insanların inisiyatif alıp irade gösteren insanlar olduğunu müşahede etmişizdir. İz bırakan başarılı bir hayat yaşamak için disiplinli bir şekilde çaba göstermek ve sabretmek gerekir. Bunun için kuşkusuz sağlam bir irade gereklidir.

İnsan başarmak ister, başarmayı sever. Çalıştıkça ve başardıkça daha mutlu olur. Başarıya öykünmek ve başarmayı istemek fıtratımızda var olan bir şey sanırım. En tembel insanların bile etraflarında bir şeyler başarmış insanları gördüklerinde içlerinde bir pişmanlık duyması ve bazen bir şevk kıvılcımının çakıvermesi bu yüzdendir belki de.

Bir yerlerden başlamamız gerekiyor. Sakince oturup düşünüp, bazı kararlar almamız ve düzenli bir şekilde çalışmayı bir meleke haline getirmemiz gerekiyor. İşte tam bu hususta İrade Terbiyesi bize çok yardımcı olabilecek bir eser.

4 Yıllık Çalışma

Jules Payot, 19. yüzyılda yaşamış Fransız eğitimci, filozof ve yazar. 1800’lü yılların sonlarında yazdığı kitabını hazırlama hikayesini kısaca şöyle anlatıyor: “Birçok öğrencinin kendini kontrol etmede yöntem eksikliğinden yakındığını duydum. Onlara bu konuda bana ilham olan 4 yıllık çalışmamı ve düşüncelerimi sunuyorum.”

Kitap 5 ana bölüme ayrılmış durumda. İlk bölümlerde iradeli olma noktasında mücadele edilmesi gereken isteksizlik, cinsel dürtüler ve şehvet, kötü arkadaşlar ve tembellik bahaneleri gibi bazı düşmanlardan bahsediyor. Bunları mücadele edilecek düşmanlar olarak tanımlıyor. Ayrıca her bir başlığı detaylı bir şekilde açıklayarak öncelikle önümüzdeki engelleri yıkıyor. Daha sonra inşa sürecine geçiyor ve tefekkürün, hareketin, düşüncelerin ve duygusal hallerin “İrade Terbiyesi”ndeki rolünden bahsederek içsel kaynaklarımız üzerinde duruyor. İradeli olmanın, çalışmanın verdiği mutluluktan bahsediyor.

Hayatın kendisine verilmiş çok özel bir fırsat olduğunun farkında olan her insan elindeki bu hayatla ne yapması gerektiğini merak eder. Kendi yolunu bulmak ve kendisini keşfetmek ister. Yazarımıza göre bunun yolu kendine hakim olmaktan geçiyor. “İnsan kendine hakim olmanın paha biçilemez bir değer olduğunu zamanla öğrenecektir. Hayattan ne istediğimiz, ne olacağımız ve hayatta oynayacağımız rol kendine hakim olmaya bağlıdır.”

Kitabı okurken bazen yazarın günümüzde yaşadığı hissine kapılabiliyor insan. Bazı tespitler çok doğru ama bazıları da tartışılabilir elbette. Nihayetinde iradeye, yani özgürlüğe kapı aralamamıza epey yardımcı olabilecek bir eser.

Bu yazıyı paylaş
Henüz yorum yok...

Yorum yapmak ister misiniz?