Söyleşi: Mai Ashour
Konuşan: Elif Özgün Alboshi
Türk ve Arap çevirmenlerin ortak bir tutkusu var; bu tutkunun adı edebiyat. Arapçadan Türkçeye çevrilen her kitap, metin, şiir, öykü beni çok mutlu eder. Çünkü yeni çeviriler yapıldıkça, aramızdaki mesafe daha da kısalacaktır.
İstanbul’un en güzel olduğu mevsimlerden birini, sonbaharı selamlarken Mısırlı çevirmen ve yazar Mai Ashour ile İstanbul yolculuğunu, Türk edebiyatından yaptığı çevirileri konuştuk. Ashour yaptığı çevirilerle iki toplumun birbirini daha çok tanıması ve anlamasına yardım ettiğini düşünüyor.

Öncelikle okurlarımıza kendinizi ve çalışma alanlarınızı tanıtabilir misiniz?
Mısırlı bir tercüman ve yazarım, bağımsız bir şekilde çalışıyorum. Çin Dili ve Edebiyatı bölümü mezunuyum, bu yüzden bir Sinologum. Bana sorarsanız en güzel hikayeler hep tesadüfen ortaya çıkıyor. Benim Türkçe ile tanışmam da böyle bir tesadüfle başladı.
2011’in sonunda ilk defa İstanbul’u ziyaret ettiğimde tek kelime bile Türkçe bilmiyordum. Ama Türk kültürüyle yetişen insanlar oldukça cana yakın oldukları için hiç yabancılık hissetmedim. İstanbul’da geçirdiğim süre boyunca içimde hep çok özel ve farklı bir his vardı. Sanki bu seyahat benim için yeni bir başlangıç noktası olacakmış gibime geliyordu.
Gezimin sonunda Kahire’ye döndüğümdeyse yeni hayat yolculuğum hemen başladı; Türkçe öğrenmeye karar vermiştim. Yunus Emre Enstitüsü’ne gidip başladım. 4 sene boyunca Türkçe dersleri aldım. Türkçeyi öğrendikçe Türk edebiyatının içine de girdim ve her geçen gün Türk edebiyatı beni daha çok etkiledi.
Tercüme etmeye kısa öykülerle başladım. Türkçeden Arapçaya ilk çevirdiğim eser Ömer Seyfettin’in Keramet adlı öyküsü oldu. Devamında çevirilerimin boyutları büyüdü; ilk tercüme ettiğim kitap Ahmet Ümit’in Olmayan Ülke kitabı oldu. Ancak maalesef bu çevirim yayımlanmadı. Devamında tercüme ettiğim ve basılan ilk Türk edebiyatı romanı Tarık Tufan’ın Hayal Meyal’i oldu, 2020 yılında tercümem Holm Maksour adı altında Kahire’de yayımlandı. Tercüme ettiğim Türk yazarlardan bazılarını şöyle sıralayabilirim; Edip Cansever, Özdemir Asaf, Necati Tosuner, Emre Kongar, Tezer Özlü, Cemal Süreya, Muzzafer İzgü…
Sanatçı bir aileden geliyorsunuz, halanız Radwa Ashour Arap edebiyatının çok önemli bir ismi. Eşi Mourid ve oğlu Tamim Barghouthi de Filistin edebiyatının önemli isimleri. Onlarla ilişkinizden ve bu ilişkinin sizi nasıl beslediğinden bahsedebilir misiniz?
Benim için bunları anlatmak çok zor çünkü bazı duygular kelimelerle ifade edilemiyor… Edebiyat ve sanatla dolu bir ortamda büyüdüm. Radwa Ashour, yazdıklarıyla hem benim üzerimde hem de onu şahsen tanımayan okurlarının üzerinde çok büyük izler bıraktı. Çok cesur ve güçlü bir kadındı. Ondan çok şey öğrendim ve her zaman desteğini yanı başımda hissettim.
Şimdi anlıyorum ki bir insana olan bağlılığını ancak o gidince anlayabiliyorsun. İçinde bir yer sanki boş, terk edilmiş, karanlık bir eve dönüşüyor. Ama eminim ki Radwa Ashour’un sözleri, yüzünün çizgileri, ses tonu, gülüşü bu aynı karanlığı alt edecek, o hep var olacak, hiçbir zaman yok olmayacak.

Modern Arap edebiyatının genel bir özetini yapacak olsanız neler söyleyebilirsiniz?
Genel özetini değil ama okur olarak kendi düşüncelerimi paylaşabilirim. Son yıllarda ve günümüzde Arap edebiyatındaki birçok eser Arap dünyasının içinde bulunduğu durumu anlatmaya çalışıyor, Arap halklarının dertlerini yansıtıyor. Zor dönemlerden geçiyoruz. Anlatmaya bile gerek yok, haberleri izleseniz yeterli olur.
Türkler ve Araplar olarak çok ortak noktamız var: Tarihimiz, geleneklerimiz, dilimiz, hatta yemeklerimiz bile aynı. Biz kardeşiz ve bence kardeşlerin birbiri hakkında daha çok şey bilmesi gerekir.
Sizce Türkiye’de Arap yazarlar, Arap ülkelerinde de Türk yazarlar yeterince tanınıyor ve okunuyor mu? Bir çevirmen olarak sizin Türk edebiyatından yapılan çeviriler hakkındaki görüşleriniz nelerdir?
Yeterli değil. Türkler ve Araplar olarak çok ortak noktamız var: Tarihimiz, geleneklerimiz, dilimiz, hatta yemeklerimiz bile aynı. Biz kardeşiz ve bence kardeşlerin birbiri hakkında daha çok şey bilmesi gerekir. Ama yine de ben çok iyimserim çünkü son yıllarda Türkiye’de daha çok Arap yazar tanınmaya başladı, aynı şey Türk yazarlar için Arap ülkelerinde geçerli.
Türk ve Arap tercümanların çabaları takdire şayan. Yavaş da olsa yine de zorluklara rağmen devam ediyorlar ve bence vazgeçecek gibi de durmuyorlar. Çünkü Türk ve Arap çevirmenlerin ortak bir tutkusu var; bu tutkunun adı edebiyat. Arapçadan Türkçeye çevrilen her kitap, metin, şiir, öykü beni çok mutlu eder. Çünkü yeni çeviriler yapıldıkça aramızdaki mesafe daha da kısalacaktır.
Türk edebiyatının bizim edebiyatımıza çok yakın olduğunu düşünüyorum. Bu yüzden Türk edebiyatı burada çok iyi anlaşılabilen bir edebiyat; içeriği ve mantığı da yabancı değil sayılır. Okumaların sırasında bazı şeylerin Türkiye’de de var olduğunu öğrenince çok hayret ediyorum. Tabirler ve ifadeler hata bazı olaylar bile o kadar benzer ki şaşırıyorum.
Türkçeyi Arapçaya, Arapçayı Türkçeye çevirirken karşılaştığınız zorluklar neler?
Ben şimdiye kadar sadece Türkçeden Arapçaya çeviri yaptım. Belki ileride Türkçede yazı yazmaya da çalışabilirim. Türk Edebiyatı çok derin, beni en korkutan şey, özellikle şiirlerde, bazı cümleler ve ifadelerin çevrildiğinde fazladan bir anlam verebilecek olması.
Önümdeki başka bir engel de Türkiye’de yaşamamam. Bu nedenle bazı kaynaklara ulaşamıyorum ve edebi faaliyetleri kaçırıyorum. Özellikle Türkiye kültürü hakkında her şeyi öğrenmek istiyorum, bunun için de orada yaşıyor olmam gerekiyor. Ama ben çok şanslıyım çünkü burada da Türkiye’den gelmiş olan iyi öğretmenlerim ve arkadaşlarım var. Sürekli edebiyat hakkında tartışıyoruz, çok faydalı oluyor. Bu arada onlara çok teşekkür ediyorum. Her konuda, bu röportajı yaparken de bana çok yardımcı oldular.
Modern Arap edebiyatını okumak isteyen okurlarımıza hangi kitaplar ve yazarlar ile başlamalarını tavsiye edersiniz? Modern Arap edebiyatından bir “Top 10” listesi yapsanız hangi kitaplar bu listede yer alırdı?
Sevdiğim çok yazar var aslında. Ara sıra şiirler de okuyorum; Wadih Saadeh ve Hussien bin Hamza’nın şiirleri çok hoş. Şimdilik aklıma gelen sevdiğim kitapları sırasız bir şekilde yazayım. İleride belki sevgili okurlarımız için daha uzun bir liste yapabilirim.
- Baghlat Alarsh (بغلة العرش) – Khairy Shalaby
- Atabat Al Bahja (البهجة عتبات) – Ibrahim Abdel Meguid
- Athqal min Radwa (من أثقل رضوى) – Radwa Ashour
- The Pomegranate Alone (شجرة الرمان وحدها) – Sinan Antoon
- The Bearer of the Purple Rose (حامل الوردة األرجوانية) – Antoine Douaihy
- The Mountain (الجبل) – Fathy Ghanem
- Strange Letters (رسائل الغريبة) – Hoda Barakat
- Seeds of Corruption (فساد األمكنة) – Sabri Moussa
- Death Is Hard Work (الموت عمل شاق) – Khaled Khalifa
- Eternal Traveler (المسافر اآلبدي) – Alaa El-Deeb
- Al Bustan (البستان) – Mohamed Makhzangi
Mai Ashour’un Eserleri:
Çeviri (Türkçeden Arapçaya)
حلم مكسور
Holm Maksour
Tarık Tufan
137 sayfa
Kelamat
Çeviri (Çinceden Arapçaya)
انتبه للسعادة
Intabih Lilsaeada
Bi Shumin, 186 sayfa
Kelamat
Telif Eser
اقيص كالم
Qasaqis Kalam
Mai Ashour, 73 sayfa
El Kotob Kha
✽ http://maiiashour.tumblr.com/
✽ Twitter: MaiiAshour