|

Türk Edebiyatı’nın Yeni Klasiği: Suskunlar

Sinan Özgenç

İhsan Oktay Anar’ın Suskunlar isimli yapıtı yeni bir kitap değil. Ben yeni okudum sadece. Zaten buradaki amacım da yeni çıkan kitapları tanıtmak değil. O işi yayınevlerinin tanıtım bültenleri yeterince yapıyor zaten ve onlara sorarsanız yeni çıkardıkları bütün kitaplar çok iyi(!). Benimse amacım sadece gerçekten okuduğum ve memnun kaldığım kitaplara, ortalama bir okur olarak, diğer okurların dikkatini çekmek. Bilirsiniz iyi bir kitap olduğu izlenimine kapıldıktan sonra, satın aldığımız kitabın içerik kalitesi hakkında kötü sürprizlerle karşılaşmaktan hoşlanmayız. Hele de kitap fiyatlarının maalesef böylesine yüksek olduğu bir kültür ortamında.

Anar’ın Suskunlar kitabı 2007 yılında İletişim Yayınları’ndan çıkmış. Tahminimce İhsan Oktay Anar’ın ismini çoğu okur Amat ve Puslu Kıtalar Atlası isimli eserlerle duymuştur. Ancak çoğu Anar okuruna göre Suskunlar; Anar külliyatının doruk noktası, ustalık eseri.

Ana Karakter Kim?

Suskunlar’ın konusunu özetlemek diğer çoğu kitaba kıyasla biraz daha zor. Birbiri içine geçmiş çok sayıda hikayecik söz konusu. Bu hikayelerin kimisi ayrı ayrı romanın karakterlerine dair iken kimisi ise romanda söz konusu edilen evrenin dokusuna katkıda bulunmak amacıyla oluşturulmuş gibi. Aynı şeyi romanın karakterleri hakkında da söylemek mümkün. Hangisinin romanın ana karakteri olduğunu saptamak zor çünkü yazar, her biri birbirinden özgün, ilginç ve hikayenin akışına önemli katkıları olan karakterlerle bezemiş kurgusunu.

Ayrıca roman o kadar yoğun sembolizm içeriyor ki gerçekte bu roman şunu anlatmaya çalışıyor demek dahi çok zor. Ancak bütün bunlar; sanılanın aksine romanın olumsuz özellikleri değil, onu eşsiz kılan niteliklerinden sadece birkaçı. Benzeri bir duyguyu Şehbenderzade Filibeli Ahmet Hilmi’nin Amak-ı Hayal adlı eserini okurken tattığımı anımsıyorum. Her yeni okuyuşta yeni bir anlam katmanına ulaşmanızı ve sırf bu yüzden her yeni okuyuşta ilk defa okuyormuş gibi lezzet almanızı sağlayan çok kaliteli bir durum bu. Ancak ben Suskunlar’ı bu anlamda Amak-ı Hayal’den daha başarılı buldum. İleride Türk edebiyatının klasikleri arasında anılacağından eminim.

Yazının tamamını Okur’un 13. sayısında bulabilirsiniz: http://bit.ly/3azFXBj

 

Similar Posts

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir