|

Yazmak Dıştan İçe Akma Eylemi

Melek Tosun

Sihir gibi cümlelerin gün içinde gerçekleştiğini iddia ederken aşıklar kavuşur, yaşlılar hayallerinin peşinden gider ve öykünün çözülme anında yazarın, yazarken dıştan içe doğru dolduğunu hissederiz.

Bir yazarın kendine sorması gereken sorunun “Neden yazıyorsun?” değil de “Yazı yazmak için kendini nasıl kandırıyorsun?” olması gerektiğini söyleyen İsviçreli yazar Peter Bichsel, yazarak sıkıntılardan uzaklaşıp hafiflediği düşünülen yazar için esasen tam tersi durum söz konusudur, diye ekler. Yazma eylemi içten dışa akan bir süreç değil, dıştan içe akan bir süreçtir, dolayısıyla yazar yazarak dertlenir ve içine atar. 

Elif Erdoğan’ın kaleminden çıkan ve Yapı Kredi Yayınları’nın yayımladığı Dokuzdan Küpe Çiçeği, Bichsel’in düşüncesini destekler nitelikte. 2018 Yaşar Nabi Nayır Gençlik Ödülleri’nde dikkate değer bulunan dosya dıştan içe dolup taşmanın sonucu sayfalara dökülmüş görünüyor. Varlık, Kitaplık vb. dergilerde eserleri yayınlanan Erdoğan’ın ilk kitabının neredeyse tamamı küçürek öyküden oluşurken temel izlekleri acı ve hüzün, ayrılık ve yoksulluk, eksilenler ve unutulanlar, yalnızlık ve yazmaktır. Küçük insanın ruhsal çöküntü halinden doğan ümidinin hikayesidir yazılan. 

Sondan Başa Doğru 

İroni ve kara mizahı zekice öykülerine kattığını görüyoruz. Aynı cümleyi tekrar edip virgülleri farklı yerlere yerleştirmesinden, hikayeyi sondan başa doğru yazmasından, yer yer yazar olarak kendini aşikar etmesinden, yazarın biçimsel anlamda yeni şeyler deneme cesareti gösterdiğini anlıyoruz. 

Her okur kendi yaşam tecrübesinden yola çıkarak hikayeyi hayal eder. Kuşkusuz hayat edebiyattan büyük ancak edebiyat hayata dahil. Esra Erdoğan’ın öyküleri de hayatın tam içinde olup okurun zihninde devam ediyor. Yalnız birkaç cümle yahut sadece kelimelerden oluşan öyküler okurda etkileşim uyandırırken “Neden?” ve “Sonra ne oldu?” sorularını sorduruyor.

Küçücük ipuçları ile bir kurgunun içinde olduğumuzu, bunun okur ve yazarın da farkında olduğunu, esas olan hikayenin olduğunun mesajını verirken kurmacanın ortasından selam ediyor. 

Bayan Z. yıllarını vererek yazdığı kitabını üç yıl aradan sonra hâlâ yayımlatamayıp madden zor durumda kalınca, zihnine düşen fikri uygular ve kitabını paragraf paragraf hatta cümle cümle satışa çıkarır. Sihir gibi cümlelerin gün içinde gerçekleştiğini iddia ederken âşıklar kavuşur, yaşlılar hayallerinin peşinden gider ve öykünün çözülme anında yazarın yazarken dıştan içe doğru dolduğunu hissederiz. 

Yas 

Karakterlerin renkler üzerinden önem kazandığı “Yas” öyküsü, içinde yalnızca siyahın ne kadar matemi temsil edebileceğine karşı sitem barındırır. Herkes siyahlara bürünmüş şık kıyafetleri ile yas tutup aynı zamanda hayatın olağan akışına devam ederken, televizyonda beliren bir kadın üzerinden yazar matemin ne kadar renkli olduğunu resmeder. Tüm öykülerden farklı bir yerde duranlar ise “Eksilme ve Azalma”dır. Yazdığı iki listeyi birbiriyle karşı karşıya getirip “Saklambaç Körebe Yerden Yüksek İstop Seksek” diye devam eden kelimelerin karşısına yalnızca “Tablet” yazıyor olması, her ne kadar form olarak öykü mü değil mi tartışmasına açık olsa da kelimelerin daha doğrusu listelerin dahi içinde bir hikaye barındırdığını doğrular.

Similar Posts

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir